(Yazıcı) -Yeryüzü genişti beyaz gök mavi deniz gibi,
Bilmezdim insanlık önce tarifi olmayan bir cani…
Efendiliği onaylanmışsa kurbanları sayısınca,
Sonra yaralar saran riyakar bir dahi…
(Dedem) -Savaşın da tarih gibi bir şerefi olmalı,
Yutkunduğunda geçmişi geleceğe düğüm olmamalı…
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kurgu koroyla ve zamanla uyumlu çok trajik. İnsanlık (yamyamlık) tarihi gibi. Duyarlı yüreğinize selam olsun.Saygılarımla
yüreğine sağlık,,tebriklerle
EVET NE YAZIK Kİ DÜNYANIN ÇESİTLİ KÖŞELERİNDE İNANILMAZ TRAJİK OLAYLAR YAŞANIYOR...BAZI GÖRÜNTÜLER BİZİ İNSANLIĞIMIZDAN UTANDIRIYOR...EŞREF-İ MAHLUKAT BİZ MİYİZ DİYE DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUZ...
BU ANLAMLI ÇALIŞMAYA İMZA ATAN DUYARLI YÜREĞİ TEBRİK EDİYORUM...
VAR edilmiş neler varsa bizim için farklı bir anlam taşır
şair gördüğünü yüreği ile görür
inceliklerin içinde mana arar
KUTLUYORUM
BU DÜNYADA MASUMLARA YER YOK, SANKİ GADDARLARIN VE CEBBARLARIN DÜNYASI, ANLATIM HOŞTU, KUTLARIM EFENDİM.
Önüme bir koro geliverdi...Her yaşatan insan.. Her renkten yada ırktan... Avaz avaz bağırmalar, çığlıklar atıyorlar... Küçücük bebekler bile ağlaşıyor bilmeden...
Bosna'da başladı, Karabağ'da devam etti.. Doğu Türkistan'da bir daha ortaya çıktı..Ortadoğu zaten belli.. Zulüm, sindirme, yoketme, vurma dünyamızı giderek acıların, 'sömürgenlerin', silah tüccarlarının dünyasına çevirdi.. Yokedilenlerin 'ORTAK YANI', 'TÜRK VE MÜSLÜMAN OLMAK'
Acıları neredeyse kusursuz bir kurgu içinde işlemişsiniz.. Yayarak.. Her kesimi 'ana, baba, çocuk, gençlik hatta dede' ile imgeleyerek..Anlatımı mükemmel, çalışma gerçekten takdire şayan...
Beğenerek, ama düşünerek ve 'kıvranarak' okudum... Tebrik ederim.. Ant+10'dur benim tercihim... Saygı, selam ve muhabbetimlesiniz Zeynep Hanım..
duygulandım..
etkilendim...
ders aldım...
çok çok teşekkür ederim sayın YALÇIN
Dünya; acının, tatlının, sıkıntının, mutluluğun kısaca her türlü serüvenin yaşandığı bir imtihan meydanı. Sabırla mücadele edebilenlere ne mutlu. İşte onlar sınavı kazanacak olanlardır. İnsanlar tahammülü imkansız zorluklarla karşı karşıya geliyor. Genel anlamda Filistin, Irak, Afkanistan ve Pakistan vsaire; özel anlamda dünyanın her tarafında insanların çektiği bilemediğimiz tahammülü imkansz nice zorluklar yaşıyor, bu gecede Rabbim sıkıntıda olan bütün insanlar yardım etsin. Bu anlamlı ve güzel çalışmanızı tebrik ediyor ve tam puanımla da kutluyorum.
Begenerek okudum tebrikler
emeğine, kalemine ve duyarlı yüreğine sağlık.farklı bir çalışma olmuş.ne yazıkki devler ülkesinde cücelerin başına ne gelir kimin umurunda. AB,ABD,RUSYA Gerisi figuran durumda. maşa olmayı sevenlerde cabası.
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta