Gerisi yazılmayalar.
Sen gittin ve yanlızlığı o zaman anladım,
Yalın bir düş oldu bütün hatıralarımız.
Gittin ve geride bir avuç dolusu kan,
Bir ağız dolusu küfür,
Bir ömür dolusu anı,
Bir fırtına dolusu şiir,
Bir yürek dolusu göz yaşı bıraktın...
Şimdi, tebessümlerim bile haince hayata.
Şimdi, susuzluğumu giderircesine
Masum değil, sevmek...
Sen gittin ve geride yazılmayanlar kaldı.
Gerisi görünmeyenler.
Sen gittin ve yoksulluk o zaman koydu bana,
Ne derler yarıda kalmışlığın adına bilmem.
Gittin ve ocakta demlediğim çay,
Söküklerini diktiğim paltom,
Yarım ekmek beyaz peynirim,
Soğuk giren pencerelerdeki perdeler yarım kaldı...
Bir anlık ağlamayı paylaştığımız,
Kulübeden farksız evimiz, dört duvardan ibaret şimdi.
Gurbet bu...
Bundan öte, ferahlık getirircesine,
Ümit dolu değil, kapıları aralamak.
Sen gittin ve geride görünmeyenler kaldı.
Gerisi bilinmeyenler,
Sen gittin ve zaman nefret dolu bakışlarımın şahidi oldu,
Olmaz gibiyken bitmez gibi oldu hasret,
Gittin ve saçları ağardı yıldızların,
Şafak süngü takıp yürüdü üzerime,
Saman yolundaki halaylar durdu birden,
Dolunaydan dönmez oldu kamer,
Denizlerim de kudurdu sonra,
Fırtına çıktı en alçak tepelerde bile.
Yokluğun, suskunluğun kadar tehlikeliymiş...
Nereden bileyim.
Toprak bu, seni geriye vermez,
İbret bu, halime kahrederim,
Sonum bu, tekerrürden ümit niye.
Nihayetin de, derin bir ah etmek için,
Yasak değil, gökyüzüne bakmak.
Sen gittin ve geride, bilinmeyenler
Hatta senin varlığına gizlenmiş olan bütün ifadeler kaldı.
Selman Faris Karaköse
(07.04.2004 - İstanbul)
Kayıt Tarihi : 12.5.2005 20:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!