Akdeniz’in lacivert atlasından ısırıyorum.
Yıkandığım derin sularda
-bir zaman-
diş izlerimi bırakıyorum.
… / vakit çok geç artık / zamanı değil fal açmanın / üç
vakte kadar / gelen bir aşkın / çoktan karışmıştır sırra
ayak sesleri / kaybolan belirsiz bir zamanın /…
Kime inansam, kendimden çalıyorum
biraz, kirlenmiş bir şehrin
denizine boyuyorum kendimi,
kime darlansam artık biraz.
… / çocuktum / gemiler konardı şehre / limanı seyrederdik /…
Şimdi zamanı geçmiş çocukluğumun
asma köprüsünden geliyorum,
sallanarak biraz.
Kim görse sarhoş sanıyor.
Oysa ben çocuğum daha
yaramaz biraz, oyalanırken
boşlukta olur olmaz.
… / kırılan her kum tanesi sesim / çöl yalnızlığına bürünüyor/ suskunluğumun nedeni olmuyor / hiçbir şey /... / hiçbir şey duyup / her şeyi yazıyorum / satır aralarına hayatın / …
Düğümlendikçe, sulara
sığmayan bir hal alır ya insan.
Hani sustuğu kadar yaşayıp da
boğulur ya…
İşte,
bir ses daha değiyor şehre
derin bir zifiri ezgiyle.
… / kulak kabartılıyorsa da / fosilleşmiş çığlıklara / sonsuzluğun
izlerini süremiyor / hiçbir şey / …
Oysa masum bir yüzdü -zaman-
kıyısında olan biteni kendine
çekmeye çalışan.
Oysa masum bir yüzdü -zaman-
hayatı ağır aksak
yalnızlığa dolayan.
… / şimdi / tenhasında zamanın / kaybolur en sessiz sözcükler /
boşluğun gizinde / Tanrı’ya ulaşamadan / …
Kayıt Tarihi : 23.3.2011 23:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!