Bir buluşmanın perde arkası...
İnzivaya çekilmiş çiftin pastane salonundaki konuşma replikleri.
Ailelerden biri görmesin diye pastanedeki en saklı masayı tercih etmiş olmanın mutluluğu
Ve iki kalbin heyecanlı çırpınışları arasındaki telaş.
Ve dekor...
Dört masa, sandalyeler, masaların üzerinde tuzluklar, biberlikler, peçetelik, bardaklar
Ve bu buluşmanın tek gizli tanığı pastane sahibi...
Erkek sevdiği kızı görmenin heyecanı ile sarılır, masum bir yakınlaşma olur.
Merhaba faslı fazla sürmez.kızın yüzü biraz asıktır.
Ama bunu hissettirmek istemiyormuş gibi tavır takınır.
Erkek altı aylık birliktelikten edindiği tecrübe ile sorar:
ERKEK:
- Nasılsın bugün? neşemiz yerinde değil mi?
KIZ:
- Yoo gayet yerinde!
(üç ya da beş saniyelik sessizlik)
ERKEK:
- Sanki bir şeyler var gibi.hayatım söyle ne var?
(kız çantası ile oynamaya başlar)
ERKEK:
- Bak yoksa senin payını ben yerim.hem bir daha da ısmarlamam ona göre.yoksa kremasımı az, ona bozulduysan buluruz çaresini.
(masanın üzerindeki pastaya daha dokunulmamıştır.erkek bir şeyler olduğunu anladığı halde kızı güldürmek için elinden geleni yapmaktadır.kız boşluğa bakıyordur.erkek ise onun gözlerine.)
ERKEK:
- Anlaşıldı.neye kızdığını biliyorum.geçen doğum günümde aldığın gömleği bir kez giydim diye kızdın.eee istersen tabi bir daha giyerim, tabi gülümsersen.
(kız boşluktan çevirmez gözlerini.nasıl söyleyeceğini bilemeyen insanın hali vardır suretinde.sanki bir suç işlemiş ve nasıl itiraf edeceğim diye hayıflanma halindedir.erkek, kızın baktığı noktaya baktıktan sonra gözlerini onun gözlerine çevirir.)
ERKEK:
- Tamam sorunun var.ama bu bana kızmana ve gözlerini benden kaçırmana yol açan bir sorun mudur?
KIZ:
- Şeyyyy her şey gayet iyi.sorun yok yani.iyi gördüm seni.
(son cümlede karşısındakini şimdiden teselli etme hali sezilmektedir.kız iyice gerilmiş ve artık son haddeye gelmiştir.ve pastanecinin radyosundan duyulan bir gökhan günay şarkısı.aramızda dağlar uçurumlar var...)
ERKEK:
- Hem de nasıl iyiyim.anlatamam.dün gece balkondan yıldızları seyretmek istedim.senin yıldızları sevdiğini hatırladım.ama malum, gökyüzü kapalıydı.sevmiyorum aralık ayını.yıldızlar olmadıktan sonra ne anlamı var öyle değil mi?
KIZ:
- Doğru, anlamı yok.aslında yaşamın kendisinin anlamı da yok.
ERKEK:
- Ne o, niye bu kadar umutsuz konuştun ki?
(kız yine boşluğa dalarken erkek gözlerini sol tarafa çevirir.artık o da boşluğun kurbanıdır.anlamıştır artık, durum ciddidir.yağmur taneleri pencerenin camına hafiften dokunmaktadır.ve insanların koşuşturmaları artmıştır.)
ERKEK:
- Bilmem gereken bir şeyler mi var? söyler misin?
(yaklaşık otuz saniyelik duraksama ve sessizliği bozan radyodaki şarkı.hakan peker...itirazım var yapılanlara, anla be zalim bu günahların yarısı sana yarısı bana...)
KIZ:
- Eeeevet!
Ve kız her şeyi anlatır...
Sözlerin ayrılığa yaklaştığı saniyelerde erkek sadece umutsuzca boşluğa ve pastane camındaki yağmur tanelerine bakar.
Kızdan teselli eden cümleler dökülürken yağmur şiddetini artırmıştır.
Pastaneci durumun farkındadır.
Belki kaç kez aynı senaryonun üçüncü oyuncusu olmuştur.
Ve dışarıdan korna sesleri artmaktadır.
Erkek için söylenecek bir şey yoktur.
Sadece susar, susar ve dinler bu acı sözleri...
Sebep ne olursa olsun.
Terkeden kim olursa olsun.
Sonuç aynı olacaktır.
Erkek son kez kızın gözlerine bakar.
Belki de ilk kez onunla göz göze geldikleri anı hatırlar.
Kızın bakışları ürkekçedir.
Ve kadrajda erkeğin yağmurla ıslanmış caddeden giderken halini anlatan bir kare.
Gözyaşları ile yağmur birbirine karışmıştır.
Diğer bir karede kızın yağmura aldırmadan erkeğin gidişine bakışı ve ıslanan insanlar.
Ve son karede pastaneci,
Pastanenin içinde az önce ayrılığa tanıklık eden masa,
Masanın üzerinde yenilmemiş ama parası ödenmiş bir pasta
Ve radyoda çalan bir şarkı...
Ölmek bir son değil bize, seven ölümsüzdür leyla...
leyla...
mecnun...
2008 * Ankara
Ayhan SarıkayaKayıt Tarihi : 16.6.2009 20:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!