Masallarda adı geçen,
Uzak diyarların ardındaki o tepeyi aradım hep,
Ararken,
Farkına bile varamadan kendi içimin derinliklerinde kayboldum.
Kimsesizdim,
Sessizdim.
Kuşların yavrularına zuk verdikleri seher vakitlerinde,
Günahlarımdan arındım gizlice.
Bilirdim ki,
Tanrı hep kusursuzdu,
Suçsuzdu.
Değerli bir zaman dilimiydi sabaha karşı olan,
Son karanlık.
Dilim dilim kesti etlerimi.
Ayırdı,
Ayıkladı aşkların içindeki solmuş ayrılıkları.
Bir KADININ adem elmasında dokunmuştum nefessiz duran sözlerine.
Küçük bir çizik diyordu sadece,
Büyük bir yürek,
İsterdi kendi suretinle karşılaşmak.
Aynalara bakmamak için,
Ciğerlerim patlayana kadar koştum.
Anlayamadın, zaten hiç denemezdin de anlamayı.
Benim aynam, göz bebeklerinde ki siluetimdi nicedir.
İçimde ki dünya insanlarının ağzlarına taht kurmuş,
Bir söz vardı,
Geçmişten gelip gelecekte ki yerini de garantileyen,
‘Yansımanı, sadece sevdiğinin göz bebeklerinde görürsün.’
İnandırmışlardı bizi.
İnandırılmıştık, belki de kandırılmış …
Hep korktum olmaması gereken rastlantılardan,
Kendime rastlayamamaktan da,
Gözlerinde ki beni,
Gözünün bebeğini, görememekten korktum.
Hastalık ateşi geçermiş de, ten ateşi hiç terk etmezmiş dudakları.
Koca karı ilaçlarının yazıldığı,
Bir parşömen kağıdının en ucra köşesinde tanıştım.
Sönmezmiş, sevginden önce.
Hangi adamı yar diye basmaya kalksan yüreğine,
Reddedermiş,
Dokuların bir başka organı bedeninde istememesi misali.
Dokunabilirsin.
Isıtabilirsin de teninle.
And olsun ki söylemem geceleri üzerimi örten anneme.
Ne olur parmaklarını ört üzerime,
Sakla sıcaklığımın eğimini.
Yüreğimde ki aşkın sana olan eğilimini.
Dudaklarıma acından yamalanmış bir dolu nimet.
Kanımı akıttı dişlerin ama,
Bilirsin bu can yüzsüz, hala sana minnet.
Göz pınarlarına yuvalanmış,
Afrika ‘daki bir su damlasıdır, Aşk.
Kuraklığına, savaşa, açlığına bile aldırış etmeden,
Gözünü kırpmadan toprağa dökebilecek kadar cömerttir, kadın.
Canı yandıkça bağırır insanlar,
Aç kaldıkça ağlarlar.
Harcanır vücutlarında ki su oranı.
Sadece idama götürülen mahkumların son bir arzusu yoktur.
İntihar eden her insan da ister son bir dilek hakkı.
Tutsaydın eğer ellerimi düşmezdim çölün son susuzluğuna,
Kimselere söylemeden, gizlice ölürdüm bir parça.
Yağmur sonrasında ki toprak kokusunda, ulaşabilirdim sonsuzluğa...
Kayıt Tarihi : 21.8.2011 21:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!