Kristal fanusunda yaşamın
kırıldı güneşin yedi renk ışığı
ve dans eden rakkasenin
ezgide kaybolan ruhu şekillendi
hiçliğin yüzünde
yitik kelimelerin coşkusu vardı
ağlarken gülebilmenin
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
SEVGİLİ NURAY;
İyilerle kötülerin savaşı yaratılışın doğasında var..
Ki; İnsanlık iyiliğe doğpruluğa güzelliğe doğru hep bir uğraş ,hamle yada kavga içinde olsun.. Hiç şüphe yokki bu iyilerle kötülerin var olma savaşı kıyamete kadar da sürecektir. Fakat; Sizin gibi duyarlı insanlar,şairler,sanaatkarlar,merhamet ve adalet sahibi insanlar daima var olacak insamnlığın refahı ,barışı ,kardeşliği için kalemşörlük yapacak,
kıyamete kadar da mücadeleyi sürdürecektir..
Fakat bu yarışta,kavgada,mücadele de,
en önemli unsur çocuklar ,masum,hiçbir günahı olmayan,hiç bir şeye etki yapamayan,çocukjlardır asıl etken.. Eğer bu günden onları fırsatlar eşitliği içinde en güzel duygularla donatarak insan gibi birer insan olarak yetiştirebilir her birini birer ahlaki şahsiyet olarak bu topluma katabilirsek yarınlarımız güvende demektir.. ve siz şiirinizde bunu anlatmaya çalışıyorsunuz..dünlerdeki yaraların sarılıp yarınlara yaralar sarılmış ahlaki bir donanımla bezenmiş çocuklar yetiştirmek medeniyetin sahipleri olarak gereklidir buna işaret ediyorsunuz .. Kutlarım kaybvettiğimiz yılların nasıl telafi edilebileceğini anlatan çocuklarımıza sahip çıkmamız gerektiğini beynimize kazımaya çalışan şiirinizi kutlarım emeğinizi yüreğinizi kutlarım..Gayretinizi duygularınızı düşüncelerinizi kutlarım ..Siz bir ANA sınız bu duygularıda zaten en iyi ülkemin ANA ları yüklenebilir taşıyabilir..
Öpülesi yüreğiniz dert görmesin üşümesin sevgiler yeşertmeye devam etsin yaz,son bahar,kış demeden.. Böylesi güzel bir şiiri bizimle paylaştığınız içinde teşekkür ederim.. elinize sağlık.. selam ve saygılarımla esen kalın sevgiyle kalın..Deli Poyraz..
O yüreklerin çocuksu beyazlığı/temizliği ile dinlenmiş masallar her mevsimin bahar müjdecisi değil midir zaten .
Bizler tüm kirlenmişliklerimize rağmen hep bahar diye neden çığlık çığlığa ve kan-ter içindeyiz ....
Kutluyorum sevgili Nuray Meriç , çok güzel , anlamlı ve masal tadında ama çok gerçek şiirinizi ...
Saygıyla ...
çocuk ellerim
katran karası siyahların içinde
ah o çocuk ellerim
uzanan her çocuk elinde
saf bir beyazlığa bürünüyor
bahara dönüyor kış
halaylar çekiliyor
el ele sevgiye
barışa, kardeşliğe
maskeli yüzlerin kirli elleri
dokunmasa onlara
savaşla, zulümle, açlıkla, töreyle
ölüm ellerinden olmasa
eşit doğan çocuklar bir de hani olsa
güvercin kanatlarından apak umutlarıyla
bir de eşit yaşasa
işte o zaman
varsın kapansın gözlerim
varsın kapansın
mutlulukla,
ÇOCUK ELLERİN YÜREĞİNE DOKUNURKEN BİRGÜN İNANACAK ..
SAVAŞIN , KİRLİ ELLERİN, ÇIKMAZ SOKAKLARDA KAYBOLAN ENKAZ BAKIŞLILARIN DA UMUT BÜYÜTEBİLECEĞİNİ....
EVET BU MASALA İNANMAZSAK YAŞAYAMAYIZ !!!
SEVGİLİ DOST... OKUDUĞUM EN GÜZEL ŞİİRLERİNDEN BİRİYDİ ...
KUTLARIM....
eflatuni kederler içinde
insan yüzlerindeki maskeler
ve riyakar dudaklardan dökülen
yalan dolu cümleler
Harika dizeler kutlarım...
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta