Haziranın taşlığında eriyen ahi
Sahi, dönüşümün aynası mıdır?
Efkarlı Göl’ün vitrayında tasvir
Kardinal külahının vitrininde pestil oldu
Yıllar süren suskunluktan sonra gelen itiraf
Dişlerini gıcırdatan savları susturdu
Dudaklarını bölen o karmaşık iltifat
Tende yurt kuran sanıları küstürdü
Kederin kurduğu her cümlenin öznesi ben
Tapınak kapısında uyuklayan Haziran
Keşmir’de kainatın kirmenini eğiren
Sonsuzluk limanında demirleyen gemiydi
Gün aşığı üç kardeşti gemiciler
Biri Boaz, biri Jakin, biri yok
Aynı tastan sükun içtiler
Hala vermedin sırça atın yemini
Yüzündeki tebessüm çok yakışmış, yeni mi?
Kuytuda unutulan kuruntular, gizil bir jurnal yarası
Boş uykuya loş gözlerle dalan düşte
Parşömenden çıkan masalcının
Anlattığı kafatası kulelerinin haşmeti
Uzanıyordu karanlığın gölgesine, ay altında
Kabile hayatına ait değilim ben
Tekim bu masalda
Mızrak tutan elle birbirine benzer fırça tutan el
Biri öldürür ve diğeri resmini çizer
Ejder katili Aziz George, ben tetik
Senin yüzün sentetik
Kayıt Tarihi : 9.4.2014 16:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!