MART ŞİİRLERİ

MART ŞİİRLERİ

İsmail Hakkı Cengiz

Bir şeyler geveliyor ağzında herkes
Vatandaş soruyor, “ekonomi de ne? ”
Kara camdan gelir davudî bir ses,
Geçinemiyorsan ekonomi dene!

31 Mart 2008
hacengizgmail.com
..

Devamını Oku
İbrahim Ormancı

Canı neden Mart Kedisi
Olmak ister bir insanın?
Mapushane içinde,
Müebbet ceza alsaydınız
Belki anlardınız...
..

Devamını Oku
Reyhan Ağdaş

Farkında mısın kaç gemi kalktı bu limandan
Kaç tekne demir aldı, kaç telefon yüze kapandı,
Ve şimdi sana, dokunmadan hissetmek,
Bana da, son ümitle beklemek kaldı...

17 mart 2005
..

Devamını Oku
Şükrü Hazanlı

Her güzel görünen bir heves gibi,
Kalbime girip de şöyle bir gezer.
Hasta dudağında son nefes gibi,
Tıkanır içimde göğsümü ezer.

Mart 1994
..

Devamını Oku
Cavit Yahşi

I. Dünya Savaşı sonunda Rus Çarlığı yıkılınca Güney Kafkasya’da Gürcistan, Azerbeycan, Ermenistan gibi devletler kurulmuştu. Kars, Gümrü, Erivan şehirlerini ellerinde tutan Ermenistan Devleti’nin başında koyu bir Türk düşmanı olan Ermeni milliyetçisi Taşnak Partisi vardı ve itilaf devletlerinden yardım görüyorlardı. Mondros Mütarekesi’nden sonra
Ermeniler Ermenistan’da ve sınır boylarında Türklere tecavüz ettiler. 9 Haziran 1920 de Ermenilerin, Bardız cephesine baskın yapması ve savaşa kalkması üzerine birliklerimiz bu baskını bastırdı.28 Eylül sabahı ileri hareketle Sarıkamış ve Merdenek (Göle) alındı. Hazırlıklarını Sarıkamış-Lâleoğlu hattında tamamlayan birliklerimiz tekrar ileri harekete geçtiler.30 Ekim de Kars, 7 Kasım da Gümrü (Aleksandropol) geri alındı. Ermeniler barış isteyince 2-3 Aralık 1920 gecesi Gümrü Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, Ankara Hükümetinin yabancı bir devletle yaptığı ilk anlaşma olup, varlığımızı dünyaya gösterdik ve Osmanlı İmparatorluğunun1877-1878 savaşıyla kaybettiği Kars bölgesini aldık. Daha sonra Ermenistan, Rus Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine dahil oldu, 16 Mart 1981 de Gümrü Anlaşması’nın yerine Moskova, sonra da 13 Ekim 1921 de de Kars Anlaşmaları yapıldı.

Ermeniler, I. Dünya Savaşı’nda Türk ordusuna karşı galip devletlerin yanında savaştıklarını iddia ederek, paylaşım için Paris’te toplanan konferansta Kafkasya’dan Akdenize kadar ve Anadolu’nun yarısına yakın bir kısmında Büyük Ermenistan kurmak istediklerini söylediler. Mondros Mütarekesine göre Türk Ordusu bölgeden çekilince Erivan’da kurdukları Ermenistan Devleti içinde ve dışında, özellikle Erivan, Kars ve Nahcıvan Bölgelerindeki Türkleri katlettiler. Ermenilere karşı korunmak için Türk halkı Milli Şuralar kurdular.

Artvin, Ahiska bölgesinde Acara Milli Şura Hükümeti, Kars, Ardahan, Göre bölgesinde Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti, Kağızman Milli Şurası, Kulp, Zenginbaşar, Nahçcıvan ve Ordubad Milli şuraları kuruldu.
..

Devamını Oku
Hasan Salih Küçük

Seher yelleri gibi,başın dumanlı
Güz yağmuru gibi,coşsun Avşarlı
O ilk günkü gibi mahsun, kederli
Durmasın çağlasın,Oban Avşarlı.

8 mart 2009-Ankara
..

Devamını Oku
Yağmur Karaoğlu Martıcı

Ne çok sabahlarda uyandırmış beni güneş sensiz
Seni tanımadığım zamanlarda doğmayı
Marifet sanmış densiz!
Günaydın...

Mart 2008
..

Devamını Oku
Hüsnü Atzel

Bir zavallı benim ruhum
Hiç açılmaz kimseye
Kimseler de sormaz ki
Bu ruh ne alemdedir?
Nerelere çıkmış gezmeye?

Kartal Mart /2007
..

Devamını Oku
Murat Yolyapan

Sana bir gerçek oldum
Bir yalan
Hem umut
Hem kayalarımdan koruyan

(14 Mart 2006)
..

Devamını Oku
Kenan Şahin Erkam

Dizginlenemez bir şey bu
uyku gibi
ya da yılkı atı,düz bozkırlarda
gemlerinden tutamamak hayatı sanki
umut gibi,pandora'nın kutusunda...

mart 2007 ANKARA
..

Devamını Oku
Gül Aycan

Yanındakinin kıymetini
Yalnız kalınca anlarmış insan.
Ama ben senin kıymetini
Hâlâ anlayamadım.

7 Mart 2004
..

Devamını Oku
Gül Aycan

Eğer sevmek bir suçsa
Ben en büyük suçluyum.
Yok âşık olmak bir suçsa
Ben beraat ederim.

30 MART 2003
..

Devamını Oku
Gül Aycan

Hayatı ciddiye al,
Ama bir şaka gibi yaşa!
İkisi bir yerde buluşur da
Gelir seni de bulur.

27 MART 2004
..

Devamını Oku
İlknur Karacasu

Seni özledim bebeğim! Sevinçlerini, onları ifade edişini, tepkilerini gösteriş biçimlerini, düşüncelerini tüm içtenliğinle dile getirişini, boynuma canım deyip sarılışını...Her şeyini... Her şeyini özledim bebeğim...


Bir bahar sabahıydı - Mart mı Nisan mıydı hatırlamıyorum - sevinçle çırpmıştın ellerini, gözlerin adeta çizgiye dönüşmüştü gülerken, tüm hücerelerinle,bütün varlığınla gülerdin, hatırlıyor musun? Şimdi - bu bahar - yanımda olsan yine o kadar sevinir miydin; camın köşesindeki, yuvaya gelen kırlangıçlara? Her sabah uyandığımda seni yanımda bulmaktan mutlu olur bu duygularımı dile getirirdim. Seni öpücüklere boğardım uyanana kadar... Uyanırdın... Tembelce gerinirdin önce.... Sonra seni öpmeye, sana anlatmaya devam ederdim. Sen ise her sabah onların - kırlangıçların - seslerini dinlemek için beni sustururdun... 'Hişştt! Sus! Ne güzel onları dinlemek değil mi? ' derdin. Sana içten içe hem kırılırdım hem de bu şirin çocuksu halin, hayata cıvıl cıvıl bağlılığın hoşuma giderdi... Susardım. Bende senin kadar sevinmeye çalışırdım kırgınlığımı önemsemiyerek... Şirin çocuksu haline aldanıp seni o anda affederdim. Düşünyorumda - ki, seni her zaman düşünürdüm- sevinçlerin ne kadar çocuksuydu senin,çiçeğin yeni bir yaprak verse dünyalar senin olurdu; sevincinden deliye dönerdin. Hem zıplardın hem de ellerini çırpardın... Hep büyümemeni dilerdim içimden... Hiçç büyümemeni... Ağaçlar kuruluğundan sıyrılıp yeşermeye başladı mı eve gitmek istemezdin... Bıraksalar yirmi dört saat sokaklarda kalırdın... Ah! ... Ne deliydin sen, çılgın, tatlı, deli dolu... Sanki hayat sende can bulurdu - bende sende can bulurdum! -... Hüzün gözlerinden akan yaşlarda ve ağlarken aşağı doğru masumca kıvrılan o şekilli, pembe dudaklarındaydı sanki... Hele tüm betonlaşmaya inat bir ot fışkırsa betonu delerek gözlerin dolardı ondaki yaşama direnişine, bağlılığına... Hep sana benzetirdim o hayat dolu bitkiyi - ne olursa olsun ister yabani bir ot isterse doğanın bize cömertçe sunduğu kırçiçeği - tüm acılara direnmeyi bilirdin... Yaşama sevincini yitirmezdin, hayattan bağını koparmazdın... Gözlerin her yerde papatya arardı, çiçekçilerde bile kışın ilk aradığın çiçekti...
..

Devamını Oku
Gül Aycan

İyiliğe inanmasaydı, yaşayamazdı.
Kötülüğe inanmasaydı, ölemezdi.

O kendindeki dengeyi hayattayken aradı,
Yaşamı biterken buldu, ölerek kaybetti
Ve sonsuzluğa karıştı.

..

Devamını Oku
Afet Tanrıöven

Göz nurunu yüz kuruşa sattı.
Emeği on para etmedi.
Kurduğu hayaller,
Yanına kâr kaldı.


8.Mart 2004
..

Devamını Oku
Gül Aycan

Firar etti bu gönlüm ve
İlk izdüşümünü bıraktı benliğime.
Leylakların açtığı baharımda
İlk busesini kondurdu
Zuhalin gölgesindeki ay ışığına.

MART 2000
..

Devamını Oku
Gül Aycan

Elimde olsaydı eğer,
Her şeyi unutur,
Sil baştan yaşardım.
Ama ne yazık ki,
Elimde değil.

20 MART 2004
..

Devamını Oku
Arif Babacan

Kurda koymadılar, yediler doymadılar koyunu,
Şöyle bir 'Ne oluyo! ' demedik bırakıp uykuyu,
Hem de nispet yaparcasına çevirdiler kuzuyu,
Şu çakalları sökemedik devlet erbabından.

26 Mart 2002/ Kastamonu
..

Devamını Oku
Erdem Demirkol

Sana şiirler yazacaktım,
Kelimeler bulabilseydim.
Sende kendimi bulacaktım,
Seni kaybetmeseydim.

(30 Mart 2011-Atakent-Ümraniye-İST.-saat:00.30)
..

Devamını Oku