Halden hale girmenin çukuru tutmuş karamuklar altında kuşburnuyla bağlıyor uçkurunu
Kimi Marstan gelmişçesine dünyadan habersiz her yere sokuyor tor burnunun kır ucunu
Duyduğuyla karnını doyururken gördüğü kendine yetermişçesine ördüğü oto-defans
Duvarları dibinde hayıflanırken kadersizliğe çorları ayırmaya çalışıyor aklınca birbirinden
Birdenbire aklından geçerken Seyfettin’in camuş’u ve iliklerin zıvanadan çıkmış başçavuşu
Gün dönmeye kalkmadan düşüp kalkarak ettiği tövbeleri yalamaya kalkarken aklının bir köşesinde karıncaları hayatın bir ucunda mahşer karakargaların dikkat alarmlarının yağışı
Kendisine o çukuru kazanın kalkanıyla koşuyor başını ezmeye o çukurdan kendisini tutup çıkarmaya çalışanın vurarak çenk davullarına haşmet ile komşunun sesinden aldığı tokmakla
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum