Marmara' nın İncisi Avşa Adası

Menekşe Gülay
848

ŞİİR


27

TAKİPÇİ

Marmara' nın İncisi Avşa Adası

Karşımda Fener adası, sağımda Ekinlik, solumda ise Avşa'ya bağlı Manastırın başlangıcı.
Kara bataklar bana inat yüzüyorlar denizde, martılar ise bağırarak uçuyorlar bir oraya, bir buraya. Masmavi denizi bırakır mıyım hiç size, geliyorum yanınıza,
Sevgi dolu yüreğimle Merhaba Avşaya…

Marmara’nın incisi Avşa Adası, güzel mi güzel. Sahil bir boydan bir boya uzanıyor. Denizin dibi görünüyor. Kumları ise elenmiş gibi. Yatak fiyatları orta gelirlilere göre ayarlanmış.
Hele Şair Esin hanımın yemeklerine diyecek yok. Ada Mutfak Cafe ‘yi işletiyor eşiyle birlikte. Esin’i uzun zamandır tanıyorum ama, eşiyle yeni tanışdım. Yüreği sevgi dolu, güler yüzlü, hoş sohbet ikisi de. Bazen prefosyonel tiyatroculara taş çıkartırcasına, tüm gelenleri güldürmekten öldürüyorlar.. Okuduğu şiirlerde bir başka anlam katıyor yediğimiz yemeğe.. Doyumsuz saatler, huzur veriyor kişiye.

Çocukluğumdan beri her yaz Avşa’ya giderim. Cıvıl cıvıl insanlarıyla, eğlence yerleriyle bir başka güzel gelir bana. Orada saat sorunu yok. Uykun kaçtığında, gecenin beşi bile olsa insanlar dışarda. Gece yarısı ise işkembe çorbası da bir başka güzel geliyor insana. Pansiyonların çoğu apart odalı. Ve çok temiz.

Adanın diğer tarafı Araplar köyü eski adı, yeni adıysa Türkeli köyü. Burada Ali dedenin mezarı var. Akın akın ziyarete geliyorlar. Prangalı dede de diyorlar kendisine. Bir gece bir kişinin rüyasına girmiş. Sahilde yattığını gelip kendisini bulmasını söylemiş. Adam inanmamış ama, ilk işi sahile gidip bakmak olmuş. Gördüğüne inanamamış. Gerisin geriye dönerek, iki arkadaşını da alarak dedenin yanına gelmiş. Mezar kazıp elinde ki ayağında ki prangaları çözüp gömmek istemişler. Her çözdüklerinde tekrar prangaların yerinde olduğunu görüp meftayı öylece gömmüşler. O sene Avşa’da bağlarda üzüm daha da bereketlenmiş.
Avşa’ya her gittiğimde ziyaret ederim. Bir de sahilde bir yatır var. Garip dede diyorlar adına. Eskiden kumların üzerindeydi mezarı. İki sene önce yerini daha ileriye alıp ziyaret yeri yapmışlar. Sizlere bir anımı anlatayım. Bir sene rahmetli annem ve iki kızımla Avşa’ya gittik.
O sene öyle doluydu ki insanlar parklarda, sahillerde yatıyorladı. Biz de yer bulamadık. Taksiye binip Araplar köyüne gittik. Pansiyonda bir oda kiraladık. Ertesi sabah denize girmek için bayağı yol yürüdük. Bir yer bulup oturduk. Fazla kalabalık değildi. Uzağımızda tek tük insanlar denize giriyordu. Bir den arkama baktım. Şaşırmıştım.
-Anne burada yatır var dedim.
Annem de görmemiş. Evet kızım dedi.
-Başka bir yerde girseydik keşke dedim.
Ama kızlarım deniz den büyük keyif alıyordu. Birbirlerine sular atıp çığlıklarla sevinçlerini gösteriyorlardı.
-Kalkarsak çocuklar üzülür dedi annem. Öylece kaldık.
Biraz sonra iki orta yaşlı bey geldi. Yatırın taşına oturdu ve ellerinde ki karpuzu kesip bir de
İçki şişelerini koydular.
Moralim çok bozulmuştu. Ölülerimize saygı göstermeyen bu kişiler nasıl insanlardı. Anneme kalkalım anne dedim. Toparlanmaya başladık. Çocuklar hayır diye direniyorlardı. Ama dondurma alacağız sözünü duyunca sesleri kesildi. İşte o an tuhaf bir şey oldu. İnanın şu an bile içimde o tuhaflığı hissediyorum.
Garip bir ses mi yoksa bir uğultu mu anlayamadım. Sakin deniz bir den büyük dalgalara dönüştü. Bizler gidiyorduk ama başımız arkada, daha neler olacak düşüncesindeydik. Evet dalgalar mezarı rahatsız edenlerin başından hışımla geçiyordu. Son baktığımda ise onların telaşla uzaklaştığıydı. Anneciğim,
-Daha neler gelecek başlarına bilemeyiz diyordu. Garip dedenin varlığını da o zaman öğrendim.

Biraz da Avşa Adasının tarihinden bahsedeyim sizlere. Kizikoslu Diogenes, Propontis Marmara Adaları 'ndan bahsederken OFİOUSA ile FİSİA'yı birbirinden ayırıyor. Pilinius bu adaya OPHİUSSA diyar diyor. Bizans tarihinde adanın ismi AFOUSİA olarak geçiyor. Toprak durumu yüzünden hiçbir zaman zengin olamamış ve bağımsız idareye kavuşamamış olan bu ada, tarihi akışına göre çevresinde hâkim olan kuvvetlerin egemenliğine girmiştir. Ada Hıristiyan din adamları için sürgün yeri olarak kullanılmış. Ve GEDEON 'un iddiasına göre ortaçağda boş kalmış.

Avşa’nın tarih boyunca büyük gelişmeler göstermediği genel geçer bir kanıdır. Hıristiyanların sürgün yeri olarak kullanıldığı düşünülen adada bir tane de manastır bulunuyor. Bizans dönemindeki kayıtlarda adanın ismine ‘Ofousia’ olarak rastlanıyor. Daha sonra bölgeye göç ettikleri düşünülen Rumlar ise adaya ‘Afissia’ adını vermişlerdir. Avşa ise bu adın Türkçeleştirilmiş halidir.

Fakat yapılan kazılarda ortaya çıkan kemikler, pişmiş topraktan yapılmış çanak-çömlek, çakmak taşı gibi kalıntılar, genel bilgilerin aksine adanın tarihinin çok daha eskilere kadar gittiğini gösteriyor. Fakat günümüzde bir manastır ve bir de şapel harabesinden başka kalıntıya rastlanmamaktadır.
Marmara'nın incisi güzel Avşa'mı şimdiden özledim. On günlük kısa tatilimi sizlerle paylaşmak istedim. Üstelik Kumsal kitapevinde Mor Menekşe Şiir Kitabım ve Bir Dilenciye Aşık Oldum isimli hikaye kitabım satılıyor. İnanın sahilde şiir okumakla vaktim geçti. Umarım Avşa'ya giden dostlar, kitaplarımla harika vakit geçirip dinlenecektir. Tüm dostlara mutlu ve neşeli bir tatil diliyorum.

Menekşe Gülay
Kayıt Tarihi : 23.6.2008 00:51:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fatma Alageyik
    Fatma Alageyik

    VALLAH GİTMEK İSTERDİM,İNŞALLAH BİR GÜN YOLUMUZ DÜŞER,SAĞOL MENEKŞE HANIM,

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    emeğine yüreğine sağlık.tesadüfe bakkı, avşa isimli bir şiir yazmaya çalışıyordum yarım duruyor.bu yazıyı kopyalayıp devam edeyim.selam ve dua ile.

    Cevap Yaz
  • Necla Özkan
    Necla Özkan

    amin amin kutlarım paylaşımını

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Menekşe Gülay