sarıya
boyamıştı hazan, Sofya sokaklarını
yeşillikler, bityeniği gibi nokta noktaydı son yapraklarda..
ve yağmur yağmıştı, ıslaktı yerler
garip bir çoban gibi yalnızdım
gökten zembille inmişcesine yalnız..
sen yoktun henüz
arkadaşların, yaşıtların vardı sokaklarda
belli ki gebeydi bir şeylere gönlüm
ve gözlerim bulanıyordu
aş eriyordu sanki yüreğimmavi sevdalara
parke parke sıkıntı döşerken sokaklara
yollar karardı, ben karardım...
ah Mariya,
bilmediğim, görmediğim seni,
yine bilmediğim Sofya sokaklarında aradım..
yarı yarıya
durgundum o gün, yarı yarıya aygın
kâh azgın denizlerde dalga
kâh gökyüzünde bulut olmuştum
alaca mavi rüyalarda
ve bir mavi fırtına önünde sürüklenirken
uyandım o sabah..
seni gördüm sonra,
masmavi bir kuş gibiydin,
saçların,yağmur bulutlarınca kara
ve gül pembesiydi körpe dudakların
deniz yok, göl yok bilirdim etrafta
iki okyanus gizliymiş oysa
Sofya’nın derinliklerinde
o okyanuslar var ya...
gözlerindi, Mariya.
kıyasıya,
çarpıştı gözlerimiz birden
önce keskin kılıç oldu bakışların
masum gözlerime saldırdı
bir avuç sevda süngeri ararken göz kıyılarında
mavi vurgunlar yedim Mariya? .
değişti sonra bakışların
defne dalları uzattı ansızın göz bebeklerime..
seni sevdiğimi fısıldadığım an görmüştüm
gözlerindeki ışık mavisi parıltıları..
adressiz ve vedasız ayrılrken senden
büyü bozuldu Mariya
çok uzaklardayız şimdi..
gözlerindeki sebepsiz yaşarma
yuttuğum sevda sularıdır
dip mavilerdeyim ya, diri değilim
boğuluyorum Mariya..
Kayıt Tarihi : 17.2.2014 00:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!