Quis hic locus, quae regio, quae mundi plaga?
Hangi denizler hangi kıyılar hangi boz kayalar ve hangi adalar
Hangi sular okşar pruvayı
Ve çam kokusunu ve sisin arasında şakıyan ardıç kuşunu
Hangi imgeler geri döner
Ah kızım benim.
Köpek dişini bileyenler, yani
Ölüm
Sinekkuşunun görkemiyle parıldayanlar, yani
Ölüm
Memnuniyetin odacığında oturanlar, yani
Ölüm
Hayvanların esrimesinden ıstırap duyanlar, yani
Ölüm
Hayali olmuştur, rüzgârla azalmıştır,
Çamın bir soluğu, ve orman şarkısının sisi
Bu inayetle erimiştir mekanda
Nedir bu yüz, daha az duru ve daha duru
Nabız kolda, daha az kuvvetli ve daha kuvvetli –
Verilmiş ya da ödünç verilmiş? yıldızlardan daha uzak ve gözden daha yakın
Fısıltılar ve tiz kahkaha yaprakların arasında ve ivecen ayaklar
Bütün suların birleştiği uyku altında.
Buzdan çatladı cıvadra ve sıcaktan çatladı boya.
Ben yapmıştım bunu, unutmuştum
Ve hatırlamıştım.
Teknenin donanımları zayıftı ve branda bezi çürüktü
Bir Haziran ile başka Eylül arasında.
Bilmeden yapılmış, yarı bilinçli, bilinmedik, kendimin.
Karinanın payandası su sızdırır, kalafatlanmalı yarıklar.
Bu biçimi, bu yüzü, bu hayatı
Yaşamak hayattı ötemdeki bir zaman dünyasında; bırakın vazgeçeyim
Hayatımdan bu hayat için, söylenmemiş sözler için konuşmamdan,
Uyanık, ayrık dudaklardan, umuttan, yeni gemilerden.
Hangi denizler hangi kıyılar hangi granit adalar karinama karşı
Ve ardıç kuşu çağırır sisin arasından
Kızım benim.
T.S.Eliot (1888-1965)
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi) .
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Çevirenin notları:
“Marina”, “Denizin kızı” anlamına gelen Latince bir isimdir. Eliot, Shakespeare’in “Pericles” adlı oyunundaki Pericles’in kızı Marina’dan esinlenerek bu şiire isim vermiştir. Şiirin esin kaynaklarından biri de Shakespeare’in “The Tempest” (“Fırtına”) adlı oyunudur.
“Quis hic locus, quae regio, quae mundi plaga? “, ”Hangi yer burası, hangi bölge, dünyanın hangi yöresi? ” anlamına gelmektedir. Alıntı, Seneca’nın “Hercules Furens” (Çılgın Herkül) adlı yapıtından (Sahne 5, 1138.dize) . Herkül nerede bulunduğunu merak etmekte ve sormaktadır.
İsmail AksoyKayıt Tarihi : 2.11.2007 21:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Marina by T.S. Eliot Quis hic locus, quae regio, quae mundi plaga? What seas what shores what grey rocks and what islands What water lapping the bow And scent of pine and the woodthrush singing through the fog What images return O my daughter. Those who sharpen the tooth of the dog, meaning Death Those who glitter with the glory of the humming-bird, meaning Death Those who sit in the sty of contentment, meaning Death Those who suffer the ecstasy of the animals, meaning Death Are become insubstantial, reduced by a wind, A breath of pine, and the woodsong fog By this grace dissolved in place What is this face, less clear and clearer The pulse in the arm, less strong and stronger - Given or lent? more distant than stars and nearer than the eye Whispers and small laughter between leaves and hurrying feet Under sleep, where all the waters meet. Bowsprit cracked with ice and paint cracked with heat. I made this, I have forgotten And remember. The rigging weak and the canvas rotten Between one June and another September. Made this unknowing, half conscious, unknown, my own. The garboard strake leaks, the seams need caulking. This form, this face, this life Living to live in a world of time beyond me; let me Resign my life for this life, my speech for that unspoken, The awakened, lips parted, the hope, the new ships. What seas what shores what granite islands towards my timbers And woodthrush calling through the fog My daughter.
MARİNA
Quis hic locus, quae rego, quae mundi plaga?
Hangi denizler hangi kıyılar hangi boz kayalar hangi adalar
Hangi sular yalayıp şapırdatmada pruvayı
Hangi çam kokusu hangi ardıç kuşu çınlar sis içinden
Hangi görüntüler geri dönmede
kızım benim.
Köpeğin dişini bileyenlerin, amaçları
Ölüm
Sinek kuşunun şanıyla ışıldayanların, amaçları
Ölüm
Hoşnutluğun gözbebeğinde oturanların, amaçları
Ölüm
Hayvansal coşkunluktan sayrı olanların, amaçları
Ölüm
Özdeksel varlığını yitirmiş, yelle üflenip dağılmış
Bir çam püfürtüsü, orman diplerinde sis
Uzayda eriyip kaybolmuş bu karayla.
Bu yüz ne, daha az yunmuş, daha arık
Koldaki nabız, daha az güçlü ve daha güçlü
Bağışlanmış, ya da ödünç verilmiş?
Yıldızlardan daha uzak, gözden daha yakın
Fısıltılar ve ince gülüşler, yapraklarla
Aceleci ayaklar, arasında, uyku altında
Suların karşılanıp birleştiği bir alanda.
Civarda çatlamış buzla ve boyalar ısıyla.
Ben yapmıştım bunu, unutmuştum
Ve hatırlıyorum sırasıyla.
Halatlar takatsiz, yelken çürümüş, erimiş mum
Bir haziran ile bir başka eylül arasında.
Ben yapmıştım bunu, bilmeden, yarı-ayak,
bilinmedik, benim kendim.
Su almada tekne, yarıklar kalafatlanmalı.
Bu yüz, bu biçim, bu öz
Yaşamak için ömür sürmede benim ötemde bir
zaman dünyasında
Ah şu can için bırak ben ömrümden geçeyim,
Sözlerim o söylenmemiş sözler için geçsin
Uyanmış, dudaklar ayrılmış, umut, yeni gemiler.
Hangi denizler hangi kıyılar hangi granit adalar
Çatlayan kaburgama karşı
Hangi ormanların ardıç kuşları çağırmada sis içinden
Kızım benim.
Çeviren : Osman Türkay
Çeviri için: -ışık için-emek için-ve yani gölge için-akis için- tebrik..
Ondan nefis bir sözle gideyim:
'..ve bazıları ışığın,
bazıları gölgenin peşine düştü' t.s.eliot
TÜM YORUMLAR (2)