Büyük velîlerdendir,ismi,Mahmûd bin Ahmed, Ebü'l-Hasan künyesini taşır,
Maregadaki lakabı İzzeddîn'dir,soyu Mısır hâkimi Aybek Türkmânî'ye ulaşır.
Mısır'da doğdu,kısa sürede büyük bir din bilgini oldu ona çok hürmet edildi,
Bin dört yüz yirmi dört senesinde Meraga'da vefât etti,dergâhına defnedildi.
İzzeddîn Türkmânî ticâretle uğraştığından Arabistanın her yerine ayak bastı,
Mekke-i mükerremeye gidip geldi,dönüşünde kervanın yolunu harâmîler kesti.
Kervandakileri esir alıp soydular. Bu kargaşalık esnâsında Türkmani ekledi,
Hindli bir derviş korkusuz ve kaygısızca orada onu bir yere çıkarak bekledi.
Soyguncular birçok kimseyi şehîd edip bâzılarını da yaraladılar,
Lâkin bu dervişin ne canına ne malına hiç bir şey yapamadılar.
Bu sırada İzzeddîn Türkmânî bu hâli görünce kendi kendine söz verip; kükredi,
Eğer ben sağ sâlimen şehrime dönersem, bütün malımı fakirlere vereceğim dedi.
Derviş olmaya ahdedip baskın esnâsında fırsatını bulup kendini kurtardı,
Selâmetle evine vardı,ahdine vefâ olarak Şeyh Seyfeddîn Halvetîye vardı.
İstihâreye yattı,rüyâsında Ahî Mîrim hazretlerini şeyhi olarak gördü,
Kendisini yetiştirecek büyüğün o olduğu bildirildi ve onun emrine girdi.
Buna sevindi ve Herat şehrine doğru yola çıkıp ileriye atıldı,
Herat'a varıp dervişler ile Mîrim hazretlerinin sohbetine katıldı.
Kısa zamanda icâzet alıp orda irşâda başlayıp vaaza durdular,
Orada dergâh ve mescid inşâ edip, dervişlerle oraya oturdular.
ŞehrinCâmi-i kebîrinde ders ve vâazla meşgûl olup orada hafızlığı kurdu,
İzzeddîn Türkmânî hazretleri hâfız olup, Kur'ân-ı Kerîmi çok güzel okurdu.
Bu sebeple Mîrim hazretleri "Sen bütün talebemize kırâat ilmini öğret! "buyurdu,
O da; "Peki efendim." deyip tâlime başlayarak ününü tüm Orta Asyaya duyurdu.
Bir gün biri"İzzeddîn Türkmânî acabâ beni okutur mu? " diye düşünüp vardı,
Sonra birisi gelip onu İzzeddîn Türkmânî hazretlerinin çağırdığını haber verdi.
Zamânında Tîmûr Han oraları fethedip ele geçirmişti,hemen ora gitti,
Bir gün İzzeddîn Türkmânî hazretlerini Timur Hançadırına dâvet etti.
Çadırda otururken hizmetçisine tenbih edip; "Bu zâtı sınayıp yetirin,
Şimdi siz çalınmış bir tavuk yakalayıp pişirin ve bu zâtın önüne getirin.
İkrâm edelim,bakalım helal veya haram olduğunu anlayabilecek mi? "diye saydı,
Hizmetçi bir tavuk bulup getirdi ve İzzeddîn Türkmânî hazretlerinin önüne koydu.
Türkmânî hazretleri konan kızarmış tavuktan besmele okuyup yemeye başladı, Tîmûr Han; "Efendi hazretleri,helâl ise yiyorum demeyi unuttunuz."diye taşladı.
O zaman Türkmânî hazretleri; Bu bize helâldir." buyurdu ozaman Tîmûr Han, Yanındakilere; "Görün evliyâ dediğiniz zât,çalınmış şeye besmele okudu inan.
Helâl gibi haramı yer dînini hebâ ve kendini cezâya uğratır" diyerek durdu,
Bunun üzerine Türkmânî hazretleri; "Aslı vardır. Birazdan anlaşılır."buyurdu.
O esnâda bir kadın feryâd edip; "Sultânım tavuğumun birini evden çaldılar dedi, İzzeddîn Hazretlerine vermeyi adamıştım ama adamlarınız elimden aldılar dedi.
Tîmûr Han bu sözleri duyunca, hayretler içinde kalıp herkes görsün dedi,
"Ey hâtun! Adağın kabûl olsun,Allahü Teâlâ sana daha çok versin dedi.
Adağın bana geldi sâhibini buldu,işte yediğimiz kuzu odur."buyurdu,
Kadıncağız sevinçle geri döndü,Tîmûr Han, İzzeddîn'e selam durdu.
Türkmânî hazretlerinin büyük bir zât olduğunu anlayıp himmet istedi,
İkrâmda bulunup,yaptıkları sebebiyle özür dileyip bize duâ edin dedi.
Bir gün dergâha bir sepet nar geldi,bu narları talebelere dağıttılar,
Bir tânesini kendileri yediler,nardan bir tânesi yere düştü tuttular.
Türkmânî hazretleri o tâneyi alıp bir yere gömdü,birden noluverdi?
Gömer gömmez çekirdekten fidan çıkıp ondan bir ağaç oluverdi.
Sonra talebelerine; "Buraya bir kabir kazınız." buyurdu kazalım dediler,
Talebeler kabir kazdılar,vefât edeceğinde buraya defnedilmesini istediler.
Burada çıkan nar başka bir nardı,insanlar bu narın şifalı olduğunu bilirdi,
Hasta biri bu narın meyvesinden veya bir yaprağından yese şifâ bulurdu.
İzzeddîn Türkmânî hazretleri vasiyet edip; ben filan gün öleceğim diye bildirdi,
Musallaya koyun,bir gelip namazımı kıldırır ''dedi,biri gelip namazını kıldırdı.
Kayıt Tarihi : 18.11.2015 20:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!