Mardin'linin Anlattıkları

Ahmet Tahsin
61

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Mardin'linin Anlattıkları

Sen Mardin’i bilir misin, nereden bileceksin
Denizi yok ki yüzmeye geleceksin
Kaçakçı değilsin, kaçak getiresin
Denizden bin dört yüz elli metre yüksekte
Kartallar kalesinin güneyinde
Bir evin damı, diğerinin avlusu biçiminde
Çirkin bir gerdanda güzel bir gerdanlık gibi
Üzerlik otundan nazarlık gibi,
Bin yıllık mezarlık gibi.

Milattan önce altmışlarda kurulmuştur;
Milattan sonra dört yüz kırk ikide Mardin halkı,
Vebadan tamamen kırılmıştır.
On bir ilçeden birinde Kızıltepe’de doğmuşum.
Mezopotamya Ovası ‘nın başlangıcında
Sümerler’den, Persler’den, Romalılar’dan
Ve Bizans’ tan kalma kültürle yoğrulmuşum.
Bilir misin Dicle’yi, Savur Suyunu
Derik nerede
Gürcüş neresi, Mazı Dağı, Hanak, Meserte
Nusaybin Ovası’ ndan Suriye’ye pasaportsuz giren
Çağçağ Deresi.

Bak dostum;
Hayat güzeldir ve görseldir
Temelinde üç ana ihtiyaç var;
Yemek, içmek, sevişmek
Diğer tali şeylerin özünde yatar.
Ancak;
İnsanlar mevcut düzende şu dört şeye bağlanmışlar;
Birincisi, bitirilemeyecek bir çaba,
İkincisi, vazgeçilmez bir uğraş,
Üçüncüsü, sonsuz bir ihtiyaç
Ve o kadar da sonsuz bir umuda.
Bununla beraber, bulunca şükretmeli
Bulamayınca sabretmeli demiş kutsal kitap
Biraz değiştirilmeli bence;
Bulamayınca çalışmalı, sabretmeli,
Bulunca da pay etmeli.


İnsanlar, güce tapıyor sevgi yerine
Paraya, yiyeceklere, üne, şana.
Mardin’de toprak çok ama,
Silopi’de yirmi bin işsiz.
Tarlalar verimsiz.
Bir gün taşlığa açılan odada yemek yemekteydim,
Bir aracın uzaya gidişini gösterdiler televizyonda;
Onur duydum insan olmaktan.
Sonra,
Afrika’nın aç insanlarını gösterdiler,
Utandım böyle tıkınmaktan.
Oysa, bir uzaylı için biz, dünyalı değil miyiz
Birimizin kabından taşar aşımız,
Yere basar çoğumuz yalın ayak,
Yıldızlara değer kabak başımız.

Mardin’in yüz doksan kilometre doğusunda Cizre.
Derik’te Mazı Dağı ve gümüş madenleri Bizans’tan beri tutsak.
Zapirhan ve Aşrıhan.
Meşhur taş devri mağaraları Şamhar’ın.
İlk adı Zarih’tir İdil’in,
İkinci adı Hazak; Farsça’dır ve cesur anlamındadır.
Milattan önce üç yüzlerde kurulalı beri;
Süryani, Kadim, Ortodoks, Katolik
Bin dokuz yüz kırk dokuzda yapılmış ilk cami.

Nusaybin;
Milattan önce altmış sekiz yıllarında,
Nusubeyh demiş Araplar, iki kısmetli anlamına.
Naşıbaha demiş Asurlularsa.
Ayrıca Muhammet soyundan gelen, Zeynel Abidin ve camisi.
Ömerli, Savur, Silopi ve Cudi Dağı;
Gemisinin kalıntılarıyla dağ başında, Ağrı’ nın kan kardeşi;
Nuh Peygamberden dolayı.

Dostum biz,
Hür teşebbüslerin getirdiği tüketim arabasına koşulu birer atız,
Özümüze yabancı, saçma bir hiçlik içinde çalışarak tükeniyoruz.
Ezip yok eden teknik düzen, kişiliği yiyen toptancı toplum,
Benliğimizi çiğneyen zorbalığın acısını duya duya.
Nefes alışını duymak, yalnızlığımı gidermiyor bu kör hücrede,
Arada bir sana dokunmama izin ver;
Hem korkum, hem ızdırabım azalıyor böylece.
Yoksa, tez günde boğacak beni,
Sürekli boynumda duyduğum kement.

Radyodan bir oyun dinler gibi sorgulanmanı dinledim,
Çığlıklarınla inim inim inledim.
Seni tahminen üç saat sonra getirdiler, çıplak ve ıslaktın.
Şimdi söyle bana;
Cinler ve melekler hangi gücün simgesi,
Şeytan görmek hayal görmekse;
Bir mutlu rüya değil mi ölülerin dirilmesi.
Yol ne olursa olsun;
Amaç gerçekleşirse, şart da yerine getirilmiş olur mu
Beden ölünce amaç da ölür,
Geriye sevgi ve inanç kalır
Şekle bağlı kalanlar,
Özü bırakıp, kabuğa sarılır.

Demem o ki;
İnsanlık var olalı beri, savaşların kökünde yatan
Ya aşk, ya da aştır.
Yunus Emre’ye göre en anlamlı savaş,
İnsanın nefsiyle verdiği savaştır.
“Benem aşk bahrısı, denizler hayran bana.
Derya benim katremdir, zerreler umman bana”
Yani;
Marks’tan ve Hegel maddeyi kavramadan,
Emek ve artık değer hesabı yapılmadan çok önce,
Bak ne demiş Yunus Emre;
“Mülk benim elimdedir, yapan benim, yıkan benim.
“Hem batınım, hem zahirim, hem evvelim, hem ahirim.
“Hem ben o yum, hem o benim, hem kerim-ü han benim”
Her ne kadar bakılsa da bu sözlere dinsel açıdan,
Emeği ve maddeyi kavramış adam.
O günden beri
Kiraz dudak, elma yanak bir tükenmez kavga,
Doğumla ölüm arasındaki çizgi, bir derin sevda.
Kimi damladan denize bir bütün,
Kimi akıldan çılgınlığa bir parça.
Çocukta büyümeyi, ırmaktaki akışı gören,
Kavrayan yenilmezliği, iki el, bir yürek, bir derin sevda.
Dağın, taşın umutlusu,
Yağmurun, karın sevinci, gülle gülen renk.
Yelle esip, günle doğan,
Köpürüp coşan ummanlarda;
İki el,
Bir yürek,
Bir derin sevda.
Taş dibinde otun alacaklısı
Karlı dağ başında harami
Harami yanağında sakal
Ağır taş
Islak su
Yakan ateş
Bir deli mavzer kayalar kuytuluğunda
İki el, bir yürek sermayesi,
İki el, bir yürek sevda.

Şimdi;
Bunların tepeden bakarak konuşmalarını kırmalıyız,
Konuşma karşılıklı olmalıdır.
Suyun, tuvaletin, bardağın yokluğu
Kavratsa da birden bire nesnenin değerini
Bütün gördüğümüz algıladığımız ve alıştığımız şeyleri silip
Yeni baştan sevmeliyiz insanı.
Şu anda sahip olduğumuz tek varlık,
Bizden öncekinden kalan şu kanlı ceketten başka,
Bizim özümüz;
İşte bunu yüceltmeliyiz.

Yaşamak zor ve katıdır.
Kanaryalar kafeste güzel şarkı söylemezler
Duyduğumuz bir tutsak ağıtıdır.
Yıllar önce unuttuğun bir kadının hala sevdiğini duyunca,
İçinden bir dal yeşerir ya;
Ben de özledim Mardin’i.
Eğer burada ölürsem,
Beni neye sardıkları, nasıl taşıdıkları önemsiz.
Şu bir iki şeyi istiyorum;
Kazım gelsin mezarımın başına,
Türküsü şen şakrak güzel şeyler anlatır ama
O ağıt makamında söyler nedense.
Mezarımda el ayak çekilince,
Bir türkü söylesin bana.
Sonra sevgilim gelsin; yolsun saçlarını.
Ertesi gün, lorke oynasın düğünlerde,
Zılgıt çeksin kavga görünce,
Bir delikanlıya sarılsın; canım için.

Sanma ki ölümden korkuyorum.
Yapmadığım,
Yapmaya zaman bulamadığım çok şey var.
Tütüyor burnumda, yüzünü unuttuğum insanlar.
En sevmediğim yemekleri yiyebilirim
Ve o kıza, sevdiğimi söylemeliyim.
Başka bir hayat olacak bundan sonrası;
Bundan sonra yaşamın temeli
Canlar
Yani insan,
İnsanlar.

(KAVGANIN TÜRKÜSÜ şiir kitabı sayfa 76)

Ahmet Tahsin
Kayıt Tarihi : 26.8.2006 23:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İrfan Akbaş
    İrfan Akbaş

    uzun olmasına rağmen hiç sıkılmadan okudum yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • Filiz Şahin
    Filiz Şahin

    AHMET TAHSİN bey teşekkür ederim ben bu şiiri sevdim ve aldım emeğinize yüreğinize sağlık kaleminiz kelamınız daim olsun...selamlar
    görmeden gizemine hayran olduğum bir şehirdir mardin...

    Cevap Yaz
  • Çetin Özdemir
    Çetin Özdemir

    İnsan her yerde insan; her dinde insan; her dilde insan. Mardinli de olsa Madrtli de olsa. Hepsi garip, hepsi aciz ölüm karşısında. Aşk da olmasa... Keyif alarak okudum. Kutlarım. Nicelerine...

    Cevap Yaz
  • Yıldırım Uzun
    Yıldırım Uzun

    Uzun soluklu , güzel bir şiirdi. Yöreyi tanıtma anlamında da bilgilendiriciydi. Tebrikle..

    Cevap Yaz
  • Fahri Çinçik
    Fahri Çinçik

    Şiirin Adı yöreselliği çağrışdırsada şiiri okuyunca ne kadar evrensel birçizgiye oturmuş oldugu açıktır...tarisel örneklerden tutunda dinsel örneklerden ve günümüz insanlığının uğratıldığı haksızlıklardan.. fedolizmin çırkinliği..

    ve hasıl muazzam bir araştırma emek ürünüydü..yani yaşamımızın ta kendisiydi....değerli dost Sayın Ahmet Tahsin'i özümden alkışlıyor sevgilerimi saygılarımı yolluyorum..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (10)

Ahmet Tahsin