Maraş olayları.
1978 tarihinde, bundan tam kırk sene önce bugün 18 aralıkta, maraşta katliama uğrayan aleviler kürtler ve diğer mazlumlar hala o katliamın acısını yüreğinde yaşıyorlar maraşta yapılan bu katliam dünyanın hiç bir yerinde yapılmadı ve yaşanmadı.
Maraşta yapılan bu zalimce katliamın boyutunu yazmak istesek sayfalar yetmez. dünyanın hiç bir yerinde hiç bir ülkesinde böyle vahşet böyle insan kıyımı yaşanmadı. Bu kaliam ülkemiz için, maraş için tam bir yüz karasıdır.
bu katiamı yapanlara göz yuman, katliam yapılırken seyirci olan ve önlemek için müdahale etmek istemeyen devlet görevlileri ve o zamanın yöneticileri utanç duymalıdırlar. çlluk çocuk katledilirken. insanlar kaynar suya atılırken, kadın ve genç kızlara tecavüz edilerek katledilirken seyirci kalan devlet utanç duymalıdır.
İnsanların farklı inançlarına ve farklı etnik kökenlerine tahammül edemeyen, saygı duymayan ve içselleştirmeyen gerici yobaz ırkçı ve kafatasçı faşistlerin yaptığı bir katliamdır.
Aylar öncesinden bu katliamın alt yapısını oluşturmak için, milliyetçi görünümlü cellatların, piyango bileti satıcısı süsü verilerek, mahalle mahalle dolaşarak alevilerin evlerine kırmızı boyayla çarpı işaretini vurarak alevi evleriniş belli etmelerine göz yuman yöneticilerin vijdanları rahatmı acaba.
O zamanda devlet bu oluşumları fark edemedimi yoksa gözmü yumuldu.. o katliamlar başladıüında devlet tatilemi çıkmıştı.devletin istihbaratı bu katliamın yapılmasına neden seyirci kaldı.. yoksa gereken bilgiye ulaşamadımı, ulaştıysa mevcut yetkililere neden bildirilmedi. Bu katliama göz yumularak kime göz dağı verilmek ,stendi. amaç neydi. amaç türkiyenin için karıştırmakmıydı, yoksa gelişen büyüyen solu, demokratik güçleri sosyaal demokratları ve muhalif kesimi korkutmak yok etmek içinmi göz yumuldu. yoksa demokrasinin tüm kurumlarını askıya alarak sermayenin gelişmesi ve sömürü düzenini sağlamlaştımak içinmi göz yumuldu. yoksa demokrasiye inanmış temel hk ve özgürlüklere sahip çıkan alevileri susturmak ve sindirmek içinmi göz yumuldu.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta