Kahraman “Maraş’tan bir haber geldi”
Dediler ki; şehri yıktı bu deprem.
Güzergâhı bölgedeki her ildi,
Bir deste eyleyip yaktı bu deprem.
“Maraş, Maraş derler bu nasıl Maraş”
İnan ki kalmamış taş üstünde taş.
Osmaniye, Hatay edemedi baş,
Tuttu bileğini büktü bu deprem.
Baştan sona yarıp attı toprağı,
Hış oldu Elbistan, Afşin, Nurdağı.
Yıkarak binlerce evi ocağı,
Antakya’ya doğru aktı bu deprem.
Geçti Diyarbakır, Urfa ilinden,
Adana da kurtulmadı elinden.
Kilis'in, Antep'in anla hâlinden,
Gözünü her yere dikti bu deprem.
Afetin merkezi Pazarcık asıl,
Bu yara kapanmaz geçse de yüz yıl.
O masmavi İskenderun kum, çakıl
Her şeyi kopardı söktü bu deprem.
Kerküt, Fevzipaşa, Hisar, Keferdiz,
Direnemez daha fazla çöker diz.
Yıkılıp gidince İslahiyemiz,
Haltanlı’yı kırdı döktü bu deprem.
Ne Malatya koydu, ne Adıyaman,
Kalmadı Fırat'ın dizinde derman.
Dünya kurulalı beri her zaman,
Plansız evlere çöktü bu deprem.
Temelini, demirini es geçtik,
Manzarası güzel olanı seçtik.
Bizler odaları ölçüp de biçtik,
Kolona, kirişe baktı bu deprem.
Mümkün mü işine biri karışa,
Denk geldi bak hem uykuya, hem kışa.
Kim ne bilir ki kul gidip danışa,
Söylemez saati, vakti bu deprem.
Takdir-i ilahi tamam böyle de,
Bizler de tedbiri almadık Ede!
Ne bebek ayırdı, ne yaşlı dede,
Diri diri kabre soktu bu deprem.
Bunlara sorarsan doğada kusur,
Çok kırılgan fay denen şu mendebur!
Müteahhit, müdür, mühendis, memur
Hepsini tuzağa çekti bu deprem.
Gölcük'te görmüştük kesmedik ceza,
Düzce'de, İzmir'de, Van'da hakeza.
Gömdü on binlerce canı enkaza,
Her zaman da galip çıktı bu deprem.
Evlerimiz zırhımız olacaktı,
Kim derdi taş, toprak, kum dolacaktı.
Konuklar gelecek zil çalacaktı,
Hesapta kitapta yoktu bu deprem
Yine çıktı ipliğimiz pazara,
Tek sözcükle felakettir manzara.
Çift hamlede kırk, elli bin mezara,
Mermerden bir çift taş çaktı bu deprem.
Dümdüz yollar ortasından yarılmış,
Dağlar gelip birbirine sarılmış.
Fay beş asır sonra tekrar kırılmış,
Sanki beklemekten bıktı bu deprem.
Her yıkımdan sonra ağladık, yandık
Ne ders aldık, ne tecrübe kazandık.
Sarsıldıkça her yıl bir bölge, sandık
Bizlere kafayı taktı bu deprem.
Hapsoldu enkaza binlerce hayat,
Koştu gönüllüler, madenci, AFAD.
Aleynalar için yüzlerce saat,
Sırta binen yüz ton yüktü bu deprem.
Sen dışarda ye iç, gez toz, yat uyu,
Onlar sayıklasın ekmeği, suyu.
Nicesini günler haftalar boyu,
Kış günü enkaza tıktı bu deprem.
Duamız; can veren şehitler için,
Viraneye dönen muhitler için.
Birebir yaşayan şahitler için,
Tarifi imkânsız şoktu bu deprem.
Hisar sekiz sene yaşadığım yer,
Çökmüş evler anılarla beraber.
Zannederim akıllandık bu sefer,
Canımızı çok çok sıktı bu deprem.
Depremi anlatır Zilzal suresi,
Ürpertir insanı her bir karesi.
Osman kurtuluşun Hak’tır çaresi,
Kafama iyice soktu bu deprem.
Osman Bulut
Kayıt Tarihi : 8.3.2023 13:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
6 Şubat 2023 tarihinde 11 ilimizde meydana gelen depremler için kaleme alınmıştır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!