Karakoç Ağabeğ dikti başağı
Hakk için ektiği darı cennetlik
Tımar çün eline aldı kaşağı
Çektiği emekle, teri cennetlik
"Türküler var başı belden aşağı
Çalmayan Radyonun pili cennetlik
Kâfîr meyve inmez daldan aşağı
Yoksulun yaktığı çalı cennetlik”
Diyerek kolladı ceylan, vaşağı
Elif idi eğilmedi aşağı
Afet imiş altındaki döşeği
Zalimlerin zûlm güheri cennetlik
İslâm silâhına İmân kuşağı
Sararak namluya sürdü fişeği
Hainlerden, deremedi başağı
Bıraktığı her eseri cennetlik
Yeryüzüdür kullarının döşeği
Koyundandır kuzusuyla şişeği
Bir asır semersiz kalan eşşeği
Tımarcıların her miri cennetlik
Hakikâte dayalıysa arkası
Farkeder mi sembolûyle markası?
Dervişân¬-ı Sûfi, Mürşit hırkası
Paralelleriyle seri cennetlik
Dürüste iftira ederse kalem
Tutan eli bağlar kederle elem
Telâffuz ederse yalanı kelâm
Doğru söyleyenin körü cennetlik
Yaslandığı şerrin dayaklarından
Sırkatlar saklanan koyaklarından
Sevrde Ebû Bekri ayaklarından
Isırıp inciten mar’ı cennetlik
Leylâ diye ıssız çöle gidende
Kuru çölde Develeri güdende
Hak yolunda mücâdele edende
İliği, kemiği, deri cennetlik
Hakk Teâlâ, sol böğürü delince
Varoluş hikmeti inceden ince
O, ona, o, ona, örtü olunca
Kocabaşındaki karı cennetlik
İki yol va’zetmiş Yaratan hûdâ
O nâr der, Nûr benim diyorken bu da,
Gidecekleri yer belli sonunda
Biri cehennemlik biri cennetlik
Hüseyin-i Mansûr Hallac-ı gibi
Abdülkadir, Muhyiddîni A’râbi
Selâhaddîni Eyyûbi, Farabî
Mürşidin, Müridîn, seri cennetlik
Ebûbekr-i Sıddîyk, Hattabı Omer
Osman-ı zinnûreyn Necm ile Kamer
Seyfûllâh Âliyyül Mürteza tam er
Bu kılâvuzlarla piri cennetlik
Bunlar ile kaim dağ, ova, sahra
Bilâl-i Habeşi sabreden kahra
Hadicetül Kübra, Fatıma Zehra
Sâliha melekle huri cennetlik
Zevcesini ibâdete yeğleyen
Her ahvâlde Ellâh zikri söyleyen
Kipriğini göze perde eyleyen
Sâlihâ hatunun eri cennetlik
Ebrehe’yi dinlemeyen Fil Mamud
Deveyi katleden kavimdi Semûd
Muhammed Mustâfa Ahmed-i Mahmud (Sallellâhü Aleyhi vesellem)
Kademi, bastığı yeri cennetlik
Havf ve Recâ yüreğinden çıkmayan
Menfezinden yanlış yere akmayan
Perdeleyip namâhreme bakmayan
Hakka tabî gözle feri cennetlik
ÜÇBİN ESMÂ’yı cem, ELLÂH adından
Müslümânlar meftûndurlar tadından
İlâhi nizâmla boyandığından
Yer yeşil, Gök mavi, sarı cennetlik
Özü beyan eden şiir hecenin
Satır, satır inci dizen hocanın
Zevcesi sâliha olan kocanın
İlâhi emânet yâri cennetlik
İsrâfil sûruyla oluyor beyân
Nâra yuvarlanır ayağı kayan
‘Ölmeden ölünüz’emrini duyan
Yaşıyorken ölen diri cennetlik
Hakk Teâlâ zemmediyor Hımarı
Öldüğünde kalacak şey semeri
Şuaradan kalacaksa eseri
Sadrındaki mücevheri cennetlik
Yeter uyuduğun İSLÂMİ; uyan
Uyanda, İlâhî rahmetle boyan
Tevekkül ederek Halîkâ dayan
O’na imân eden, yürü, cennetlik
(*)Mar=Yılan
Mehmet İslami
Kayıt Tarihi : 11.8.2023 18:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!