yine iç dünyama dalmaya başladım. Orda bekliyordu beni gözleri güzel. Yine, “ekşi alıp, ekşi satarım” bir bakışla yüzünde hüzün. Yanındayken bile gidiverecekmiş gibi, ellerimden uçup kaçıverecek bir yaralı kuş gibi, ne gülüyor doyasıya, ne bırakıyor güleyim. Bir gülümsese yıkılır sanki duvarlar. Fakat o sanki sadece halime gülecek gibi, hayali bile tepeden bakıyor, yaralı gönlüme. Çırpındıkça göğsümdeki ümit kuşu daha da düşüyor karşılıksız aşk uçurumuna.
Acele çıkıyorum evden, ellerimde giysi ve kitap dolu çantalar, yüreğimde heyecan, dizimde titreme. Son platonik aşkımı görmenin stresi ve sevinci iç içe geçmiş, dolanıyor sanki ayağıma. Otobüs ben düşünceler içindeyken geçmiş Kızılay’ı. Ben mi iniyorum otobüsten, başka bir vücut mu dalgın sürükleniyorum peşi sıra. Sürükleniyorum sanki rüzgarlarla daha büyük fırtınaya.
Bir köyü perişan eden ejderhayı görmenin heyecanı gibi, görüp öleceğim sanki Nur’u ve sanki ölürken “Gördüm ya, değdi ölmeye” diyeceğim gibi. Bir miras bırakmak ister gibi, bir daha şansım olmayacakmış gibi sarılıyorum kaleme ellerim. Çantaları koyuyorum kenara, oturuyorum bir duvar kenarına. Aceleyle kaçıyor kalemim kağıdın üzerinde soldan sağa, sonra tekrar... tekrar.İçimdeki şairin mesajını görüyorum kağıtta yavaş yavaş;
Yanında, yanı başında
hasretinle yanarım.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta