Etrafta koyu bir sessizlik,
Ağacın yapraklarında çatırdı yok,
Resim gibi bir manzara var, dışarıda...
Rüzgar susmuş, artık konuşmuyor,
Ve saatler bir asır kadar, uzamış,
Yalnızlığın pençesi, sarıyor beni,
Boğulacak mıyımdır nedir? Korkutucu sessizlikte...
..
Asrların yoldaşısın,
Osmanlı’mın sırdaşısın
Sen Şuşa’mın kardeşisin
Sevdim seni Prizren’im.
Şar dağların mihenk taşı,
Terziler’in yüzük kaşı,
..
Bir manzara ki beton yığını
Şehir dedikleri tuğla, kiremit istifi
Bindirmiş insan üst üste her yaptığını
Apartman derlermiş sadece ve sâfî
İnsanlık kat ve daireye sıkışmış
Kapı önü, eşik üstü sohbeti unutmuş
..
Yolumuz düştü bir gün, adliye koridoruna
Sıramız gelene kadar, oturduk bir bank ta
Üç kişi belirdi o esnada koridorun ucunda
Ortada bir adam
İkide kadın, biri sağ biride sol kolunda
Dikkatimi çekti, ikisi de karısıymış aslında
Birde ne göreyim, olamaz olamaz dedim ya
..
bir gemi düşün okyanusun ortasında
denizi yırtarak ilerliyor,
bir kuş; sakin, inişe geçmiş
güneş kanatlarını yakıyor
aydınlık bir sabahın ortasında
yağmur usulca yağıyor
her şey sessiz bir piyanodan akıyor odaya
..
Bir martının gözüyle,
İstanbul'u seyretsem.
Yelkenlinin direğiyle,
Kız Kulesi'ne selam versem.
Hezarfen Ahmet Çelebi olsam,
Galata Kulesi'nden
..
Bu gece yanmıyor Ankara’nın ışıkları
Hani şu uykumu bölüp baktığım her gece
Bazen doyamadığım bakmaya, bazen kanatan kalemlerimi
manzara görünmüyor adeta…
Çekmişler ışıklarını canını alırcasına
Ben de payımı alıyorum boğuluyorum tefekkür ırmağında…
derken bir hüzün çıkageliyor ansızın
..
arkadasına aşık olmak ıstedıgını birini sevmek ona baglanmak istegini söyledi Ömer.
Ve hiç beklemedıgı bır an dersanede sıtem dolu bı ses ' hocam yeter ' diye bagırmıstı genç yeşil gözlü mavi esarplı kız.Ve çocuk o an takılı kalmıştı ona ve bunu birileriyle paylaşması gerektiğini düşünüp arkadaşlarına anlatmıştı ve gün geçtikçe bu aşk herkezin bildigi bi şey halne gelmişti ve çocuk toplayıp cesaretini yazmıştı kıza sanaldan (karşısına çıkmaya cesareti yokdu daha) ve cevap gelmişti kızdan olumsuz du cevap. Çocuk kaderine razı olmak istiyordu ama beceremiyordu bunu onsuz yapamıyordu her dakika her an aklındaydı kız ve cocuk 7 ay boyunca denedi şansını ve dersanelerinin bitmesine 1 ay kala sık sık olmadık yerlerde karşılaşıyorlardı belkide kaderin bir çilvesiydi bu.o ay olmuştu ne olmuşsa o ay geceleri hep konuşarak geçiyordu ve dersane bitmişti ama çocuk yine yılmadan deniyordu şansını ve sınav sonuçları açıklamıştı kız balıkesire çocuk ıspartaya düşmüştü.Bu zamanda konuşmaları daha çekici bi hale dönmüştü ve bir gece son mesajlarını atarken kızdan beklenmedik bi mesaj 'Aslında biz denebiliriz ' yazmıştı.Çocuk yüzünde ki salakça gülücüğe hakim olamıyordu ama uzun sürmemişti kız pişman olmuştu söylediğine çocuk da pek üstelememişti bu 3 gün konuşmaları çok alevlenmişti artık ve hamle sırası çocuktaydı çocuk süslü bi mesajla ifade etmişti kendini kıza ' herşeyim olurmusun ' demişti mesajın sonunda da ama kız korkmuştu çıkıp sonra pişman olup ayrılmalarından ve çocuğu kaybetmekten korkuyordu çünkü çocuk hep yanında olmuştu kızın. Ama daha fazla dayanamamıştı çocuğun ısrarlarına ve başladı zorlu süreç.İlk etapta iyi de gitmişti ilişkileri ama ilk haftadan başlamıstı gurbetin verdiği patlaklar.Çocuk daha fazla dayanamayıp gitmişti kızın yanına beraber istanbula geliçeklerdi ve öyle de oldu.Güzel başlayan yolculuk ufak tefek sorunlarla geçmişti ama mutluydu ikisi de. 3 günlük sıkıcı konuşmadan sonra belli etmişti kız ayrılığın yaklaştıgını çocuk da üstüne gitmişti onu zora sokmamak için. Ve yagmurlu bi gün de ayrlmıştılar o büyük aşkı elinden gitmişti çocugun ama çocuk içinde depremler olmasına rağmen rahat davranıyodu en azından dışardakilere böyle gösteriyodu.İlk hafta çocuk pek acı çekmemişti ama sonradan patlak vermişti. o ilk reddedildiği an kadar çok düşünüyordu nerde bi sevgili görse ne zaman bi film izleye veya onu hatırlatacak bişey olsa dertleniyodu içten içe.Sonunda gururunu yenerek aramıştı kızı tatsızdı konuşmaları ve bidaha aramamaya yemin etti çocuk. Başkasını mı denemeliyim diye düşündü çocuk ama kimseyle konuşamıyordu içinden gelmiyo du ve hayatı git gide içinden çıkılmaz bir hal almıştı.Kimseyi sevemiyo kimseyle değil çıkmak konuşmak dahi istemiyordu.Sonra dan farketmişti aşkın kişilerde degil içinde olduğunu aşk onun elindeydi ve kime isterse vereceğini ondan sonra kimseye veremesede. günler ayları aylar yılları kovalamıştı ve kızın nişanlancagı haberı gelmişti kulağına ve son kez konuşmak istediğini farkedip bir gece işten çıkışını bekledi ve kız bunu görünce şok olmuştu.konuşmaları geçmişe dair olmadı genelde gündelik konuşmuşlardı ve çocuk nişan mevzusunu açmıştı kıza kız geç oldugunu söyleyip kaçmıştı ondan ama sonra bi mesaj geldi çocuga ' seni hiç unutmadım ve unutamıcam ama senlede olamayız hep ezildim ben senın sevginin altında ve öylede olmaya devam edicekti lülfen geri dönme ve bidaha beni görmeye çalışma...' yazmıştı kız ve çocukda birini bulmuştu nerdeyse aynı günlerde evlenmişti ikisi de ama çocuk da kızda hayatlarından hiç zevk alamıyolardı ve ilk bebek kızdan gelmişti bir oglu olmuştu kızın. çocuk bu haberi aldıgında tam olarak umudunu kaybetmişti ama onunda bi sorumluluğu olduğunu ve bundan sonra eşinden başkasına deger vermemesi gerçeğini anlamıştı hernekadar geç kalmış olsada.. aylar sonra eşinin hamile olduğunda monoton hayatına renk gelceğini düşünmüştü ve öylede olmuştu vaktinin büyük kısmını karısına ve çocuguyla geçirmekteydi artık.
Karısının arkadaşlarında olduğu bi pazar günüydü ve yasemini alıp parka gitmişti.. evet kızının ismini yasemin koymuştu. kızı artık 5 yasındaydı o kitabını okurken bankta arada kızının tahterevalli den kayışını izliyordu. kitaba dalmıştı iyice kafasını kaldırdıgında kızının orada olmadığını farketmişti ve deli gibi kızını aramaya başlamıştı çılgına dönmüşdü parktan 50 metre ötede gördü kızını ve koşarak aglayarak gitti sarıldı kızına kızının yanındaki cocuğun annesi buna bakıyordu farkedip kafasını kaldırdığında kaynar sular dökülmüştü başından aşagıya oydu kızına ismini verecek kadar çok sevdiği ugruna canını vereceği kadın karşısındaydı kadında şok olmuştu ve sonra oturdular bi banka konuşmaya başladılar çocukları oyuna dalmışken kadın kızın ismini ögrenince şok olmuştu çok şaşırmış ve bunu belli etmemek için çok ugraşmıştı başarılı olamamıştı tabi. adam mutlu olup olmadığını sordu içtenlikle kadın cevap vermişti çok mutluyum diye ama içinden geçirmişti hergün şiddet ve huzursuzluk içinde yaşadığını.
ama adam anlamıştı yüzündeki fondatenden morlukları tam kapatamamıştı kadın. Kadın biranda başlamıştı ağlamaya ve adam ona destek olamamaktan yakınıyordu.kadın sarıldı adama ve aglamayı sürdürdü adam elini omzunda gezdiriyodu kadına destek veriricesine.Ve bir gölgenin üstünde durdugunu farkedene kadar böyle durmuşlardı gelen kişi kocasıydı kadının ve kötü kötü bakıyordu ikisine kadın yakalanmış edasıyla toplandı hemen adam ne oldugunu sormadan atılmıştı ömerin üstüne kadın bagrıyordu bi yandan aglarken. ömer yapılı ve güçlüydü adamı aldı altına ve bayılana kadar dövmüştü sonra evlerine bıraktı iksini ve cocukları da kendi evine bırakıp geri geldi adamla konuşcaktı hayatının en zor anını yaşıyordu sevdiği kadının şiddete meğilli kocasıyla konuşcaktı. ve kapıyı çaldı çekinerek adam bi elinde buz torbasıyla bagrıyordu ömere gitmesini söylüyordu ömer'e ömer sakin olmasını ve konuşmak istediğini söyledi. adam sakindi artık ve başladılar sert bi dilde konuşmaya Ömer yasemine şiddet uygulamamasını söyleyip tehdit ediyordu adamı adam akıllanmış gibi konuşuyordu ama Ömer korkuyordu açıkcası Ve Yasemin ömerin çocugunu getirmesini istedi dedıgını yaptı ömer ve getirdi o an anlamıştı Yaseminin aslında ona ait olmadıgını onu ne kadar korumak istesede korumaya çalıştıgı kişi onun kocasıydı.
2 yıl sonra yine o ilk karşılaştığı parka gitti oda oradaydı ve yanına gitmek istedi ama ayakları ona izin vermedi geri döndü aslında oraya hiç gitmemesi gerektiğini anladı ve yolun karşısında yürümeye başladı ve ani bir fren sesiyle irkildi döndüğünde onu karşılayan manzara resmen felaketti onun için Yasemin yerdee kanlar içinde yatıyordu hemen koştu ne yapıcagını bilemedi.aglıyordu başında Yasemin ona yaklaşmasını vücut diliyle anlattı yaklaşdı ve kulagına fısıldadı günlüğümü oku diye ve sonunda seni seviyorum diyerek gözlerini yumdu. komaya girmişti...
Ömer o günden sonra yine o evdeydi bu sefer kocasının ona karşı pek sitemi yokdu dertli dertli düşünüyordu.Yaseminin odasına çıktı yatagının yanındaki çekmeceye baktı ve günlüğünü buldu oturup hem agladı hem okudu onu terketme ve evlenme sebebini okurken hıçkırıyordu artık. O herşeyiyle sevdiği kadın onu aldatmıştı evet ayrılma sebebi buydu o zaman anladı sevgisinin onu neden ezdiğini.aşagıda dertli dertli düşünen adamla aldatıyordu her ne kadar kurtulmak istesede kurtulamamıştı ve günnlüğün arasın da bi mektup buldu hemen açtı şöyle yazıyodu mektupta;
en sevdiğim ADAMA,
..
Görüşler sınırlı, hayâ sınırsız,
Gönül arzusunca yormaya ürker.
Günden güne çalıp gider de hırsız,
Gören karşısında durmaya ürker.
Namı neye yarar, yiğit ölürse,
Göz görür mü dünya hırsı bürürse?
..
Hiç mi hiç gözüm yok fani dünyada,
Ben bu yolculukta varım, o kadar!
Tıpkı bir sal gibi koca deryada,
Bir batarım, bir çıkarım, o kadar!
Sonbahardan sonra her manzara kış,
Varsın ritmine has sürsün bu akış,
..
Kopmuş mazi ile aramda bağlar,
Tarihim yabancı, dilim yabancı.
Nerde Türk kültürü yüklü o çağlar?
Sanki bana, benim halim yabancı.
İfşaya kâfidir tarihe bakış,
Nereye kadar bu tersine akış?
..
Ben İstanbul olsaydım,
En güzelinden bir kız kondururdum Üsküdar'a.
Taksim'in kulağına insan gürültüleri takardım,
Çamlıcanın saçına ihtişamlı bir manzara.
Balık ekmek arasına bir kaç mutluluk sıkıştırırdım.
İki yakamı iki köprü ile düğmelerdim Marmara Boğazı'na..
..
Ne dağı severim nede denizi.
Gezinmemişse üç ten on beden insan aynı dağda sevilir mi dağ.
Yuzmemiş ise üç ten on beden insan aynı denizin içinde.
Sıçarım manzarasına.
Altı numaralı koltuk ve alabildiğine dağ ve deniz eksik olan iki ten dokuz beden insan.
Tamamlanma umudu var yolculuğun sonunda.
Şoför ahmet iti söylüyor doktor çıkmış filan kesin oğlu. Insan anasının a. Dan doktor çıkmaz ki ahmet abi iti.
..
Bırakmıyor güneş
Ay ise karanlık
Bulutlar aşina gün batımına
Rüzgar nereye eseceğinden haberiz anlamsız
Ve çalkantılı bir son bahar sabahı doğada devir teslim töreni
Yeşil sarıya güneş aya zamanı bırakmada
Fakat insan doğası hep aynı
..
Teselli arama yalnızlığına,
Unutamayacaksın gülüşlerimi.
Teninde ürperti olacak her an dokunuşlarım,
Titreyeceksin bir kuytuda geceye sığınıp.
Gözlerin uykuyu hazmedemeyecek,
Düşüncelerinle beyninde bir karmaşa başlayacak,
..
Bir güzellik doğuyor yüreğimden
Ben senin güzel gözlerini sevdim.
İstanbul’u sever gibi ben seni sevdim
Ben senin deniz gözlerini sevdim
İstemem kimse okumasın şiirlerimi
Ben senin şiir gözlerini sevdim
..
Gün sabahın serinliğinde aurasıyla doğar
Yalan Tepelere
Doğrulsan deniz toy bir kız
Kıyılar bakir
Saçları bir huzur beldesi uzanmış uyuyor
Çarşaf beyazlığında
Ciğerlerin bayramında şeker sunan çocuk yüzündeki sevinç
..
Sensizlik kabzeyler canı,
Hasretin kefen oldu bize,
Özlemin taze mezarı,
Toprak yar oldu bize,
Hayalin sarmış gözleri,
Vuslatın solmuş bedeni,
..
Kendimi aşmam gerek diyorum
bir sonraki satırlarda daha farklı
kapıların anahtarlarını bulmalıyım
kitapların arasında kelime kelime
ayaklarımın taşıdığı gözlerin gördüğü
bir manzara olarak kalmamalı hafızamda
yoğurmalıyım pişirmeliyim ve sunmalıyım
..
Uzun yol zor, tıpkı uzayıp giden yılan gibi,
Virajlar sanki bir serap kaybolan yalan gibi.
Pek acıktık, sağa yanaş da olsun mola
Çorba ve çay içelim sonra devam yola.
Uyuyan vardır diye şöyle yanaş usul usul
Hem İki lokmaya verelim az bir para pul.
Havamız da kıyak bahçede mi otursak;
..