Rakım 2365 halatlar çelik
Tatlı bir heyecan hoş bir delilik
Gidince uğramalı Tekirova'ya
Farklı bir eğlence bu Teleferik
Toplanıp gittik iki otobüs
Ağaçlar dağlara yemyeşil bir süs
..
kımıldamazdım yerimden
normal olurdu şaşkınlığı havanın
nisan ya da temmuz fark etmezdi
esmer bulutlar dağılırken başımda
sen mutlaktın hayat kör çıkmazlı
ama tadına doyulmayan bir manzara
..
Türküler yanık
Türk’ü söyleyen
Sanık! ..
Bir bilinmezin içinde
Kördüğüm olmuş
Katran içmiş geceler
..
Göyn sevdalanmaz mı her gördüğüne?
Binbir eksik girer kül gözlerine
Yüreği hep zıplar tam da aksine
Manzara muhalif, olsun o sever
Nedenini sorma, bilmez o değer
Baktın kulakları tıkanıverir
Dudakları kurur, dili yapışır
..
İstanbul kapını arala, çünkü bahar var ardında.
Sana sesleniyor:'işte geldim! ' diyor.
Her yer rengarenk çiçeklerle dolacak,
Güneş sıcacık, denizlerini ısıtacak.
Rüzgarın esintisinden oluşan dalga sesleri,
Yosun kokusuyla mis gibi yayılacak etrafa.
Martılar şarkılar söyleyecek süzülürken serinliğinde...
..
İklimler çaresiz solan ruhuma
Hep aynı kış hep aynı bildik manzara
Sokaklar üzerinde tortuları aşkın
Ağlamak için hazır gökyüzü yokluğuna
Dizginlerim ellerinde rüzgarın
Ben dalgın, gözlerim kör aşkından
Hüznüm boğazımda yumru
..
MANZARA
Yeter artık çaldığın ey ızdırab saati
Söküp atacak mısın içimdeki hasreti
Kaçırırsan yeterli üstümdeki gafleti
Uzatmadan kes artık, kulağımdaki sesi…
..
Zamanın hükmü yok hayallerime,
Bir anda geçmişi gezer, gelirim.
Bu ak saçlı adam, şu küçük çocuk,
Acaba ben miyim der, irkilirim.
Rüyalarda ne mekan, ne boyut,
Mesafe kavramı kalkar aradan.
..
Bindim, Edirne-İstanbul Treni’ne,
Geçtim Sirkeci’den, Eminönü’ ne,
Seyr-i sefer, vapurla Üsküdür’ a,
Buldum eş, Boğaziçi sefasında.
Sohbet ettim, oturdum sarışınla,
Eğlendik, börek yedik ayran içtik,
..
Sadece bir dost eli isterdim
Terkedilmiş bedenimin yanına
Zindanlarda sürünen ruhuma
Salkımları bile donmuş gönül bağıma
Sadece bir dost eli isterdim
Gözünü budaktan sakınmamacasına
..
İnternet neymiş? Yeni tanıdım
Çocukken bilmezdik
Sonradan tanıştım
Ve onu çok sevdim, çok ısındım
Öyle ki, hiç ayrılmayacak gibi ona alıştım.
Bir yerde güzel bir manzara mı var?
..
Biri uzatır kartı
Biri tutar sigorta
Yalan deyi üstadım…
Adam, gündüz ol orta
Fötr şapka da… yapmıştı
Biliyorsun tutmuştu
..
Özledim dağ bayır dolaşmayı
Kırlardan papatya gelincik toplamayı
Mis gibi kokuları içimize çekerdik
Sarhoş olur müziksiz de dansederdik
Şimdi ise hava birbirinden soğuk
Güneş kaybolmuş görüntü donuk
..
Üçayaklı ak sandalye,
Kimler kırdı ayağını…
Düştüm düştü kara künye,
Yedim zemin dayağını…
Tam sırt üstü düştüm yere,
Bu manzara kötü kare,
..
Örtüldü her yanı evrenin
Bembeyaz bir gecelik.
Resmini çekeriz;
Dipdiri kardan adam,
Sütun gibi sarkan buz
Çam ağaçları,dağlar,tepeler
Manzara hoş…
..
zamanla bitmez dediğimiz her şey biter
yaraya tütün basar bir parça bezle sararlar
hayat gözyaşı dökecek kadar kısa olsa da
en güzel manzara uçurum kenarından görünür
hayat yaralı bir kuş bazen kör topal
yolcudur sığınılacak yer arayan
..
Yağan bir yağmurun arkasından açan güneşte,
Gökyüzünü sarmış cıvıl,cıvıl renkler,
İzledim uzun süre hiç bıkmadan,
Hayallar kurdum güzel geleceğime.
Yağmur kandırmıştı suyla toprakları,
Çiçekler bitkiler de canlanmıştı,
..
Yapacağım çok iş var
Duramıyorum
Önümdeki engel sizi aldatmasın
Güleceğim çok olay var
Kahkaha atamıyorum
İçimdeki hüzün sizi aldatmasın
..
İlle gideceğim sensiz dediydin,
Boynuna bir beyaz atkı sardıydın.
Yıllar sonra birgün çıkageldiydin;
Demek utancından bakamadın ya!
Falan yerde filan yerde dediler,
Gidip baktım uslan sende dediler.
..
MUTLU YAYLASINDA MUTLULUK
Mutlu Yaylası..
Adından da anlaşıldığı gibi mutluluk diyarı idi sanki bizim için.. Ben ve emmioğlumla beraber çocukluğumuzun büyük bir bölümü ve en güzel yılları burada geçmişti.. Hey gidi günler hey..ilkokul ve ortaokul yılları.. Karnelerimizi alır almaz çantamızı ve önlüklerimizi attığımız gibi düşerdik tozlu topraklı yayla yollarına.. Bizler Aziz Dayının torunlarıydık ve bizler o yaylanın çocuklarıydık gitmemiz lazımdı.. Her zaman da yürüyerek gitmezdik tabi.. bazen bir eşeğin heybesinde bazen de bir traktör remorkunda... Nasıl gittiğimiz çokta önemli değildi zaten önemli olan yaylaya gidebilmekti..
Giderdik yaylaya bir eşeğin heybesinde
Çocukken bilyeler şakırdı cebimizde
..