MANZARA ŞİİRLERİ

MANZARA ŞİİRLERİ

Zeki Çelik

Her bayram yolumu gözetlerlerdi,
Sohbeti sevgiyi özetlerlerdi,
Her çeşit yemeği hazırlarlardı,
Bayramda analar yerinde yoklar.

Evin direkleri adeta çökmüş,
Duvarlar eskimiş kerpici dökmüş,
..

Devamını Oku
Halil Şakir Taşçıoğlu

Bir manzara yapmış Şakir in kızı,
Çiçekleri benim yolduğum değil.
Rengin sordum; Alizarin kırmızı!
Vurduğu renkler hiç bildiğim değil...

Gökyüzüne koymuş, üç angut kazı
Dağların karları, titan beyazı!
..

Devamını Oku
Perihan Pehlivan

Gözler bakar her yana
Akıl çözer,bulmaca dünya
Merak eder bakar aynaya
Ayna yok aynalı Mağara

.... Amasya bir tarihi şehir
.... Ortasından akar nehir
..

Devamını Oku
Osman Karahasanoğlu

Bak Aydos'a düşmüş kar
Subaşı güzel çekmiş
Manzara harika kâr
Allah bembeyaz ekmiş

Şabanözü dür adı
İlçem yemyeşil benim
..

Devamını Oku
Sevim Aslanalp

Manzara rezalet yürek dayanmaz,
Birde komplodur bu, diyor utanmaz,
Görünen karaysa akla boyanmaz,
Çıksın tüm gerçekler sürelim izi.

Boşluğa salınmış bağlı elleri,
Anlayanı yoktur laldır dilleri,
..

Devamını Oku
Fatma Alageyik

Benim Can Abim

Seslendin davete icabet ettik
Selam olsun sana benim can abim
Ne güzel gönülden muhabet ettik
Yuvana nur yağsın benim can abim

..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

Ailem ve Ben

MAHMUT AMCAM

Evet hovardaydı. 3. Evliliğinde bile hanımının onu dedeme şikâyet ettiği meşhurdur. Bu üç evlilik konusu ihtilaflıdır. Babamın 3 dediği evliliklerin birsinin nişan safhasından döndüğünü, ama yapılan masrafların evliliği aratmadığı da unutulmamalı raviyan-ı ahbara göre. 2. Evlilik bir gece sürmüş amcama göre kız sanılan gelin dul çıkmıştı. Amcam ondan sonraki gecelerde ona sırtını dönerek yatmış, o da bunun ne manaya geldiğini anlayarak babasının evine dönmüştü. Gelinin akrabaları ise bu durumu asla kabullenememiş, bunun bir yanlış anlamadan meydana geldiğini savunmuşlardı. Olan yapılmış masraflara olmuştu. Koca arazi uçup gitmişti.
Ninemin yağ parsıyla kazandığı bu arazilerde en büyük payın kendisine ait olduğuna emindi babam. Ama bunu hiçbir zaman söylememişti. Ama öfkesini hiç saklayamaz, her defasında söyler dururdu. Üçüncü evliliğini 16 yaşında bir evin tek kızıyla yapmıştı 30 yaşlarında iken. Ama yine de hovardalıktan vazgeçmemişti.
Baba evine ilk defa o zaman bizim ailede deccal adı verilen radyoyu o sokmuş, hoca olan babasının tepkisiyle karşılaşmıştı. Bu tepki radyonun dedemin onu merdivenden aşağı atıp parçalamasıyla neticelenmişti.
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

RAMAZAN –ı ŞERİF


Her yıl bize misafir olan Ramazan-ı Şerif bize bir şeyler söylüyor. Lisan-ı hal ile konuşuyor bu şerefli ay. Haftada bir uğrayan Cuma gibi bizi aydınlık iklimlere çağırmıyor mu dersiniz. Nefsimizin ve şeytanın bizi yuvarladığı karanlık uçurumlardan İslam’ın aydınlık iklimlerine davet etmiyor mu dersiniz?
Evet. Müminin bayramı olan Cuma haftada bir bizi Kur’an-ı Kerim’in gösterdiği aydınlık yola davet ediyor. Son sürat gittiğimiz bu hayat yolunda işaret lambası olan Cuma gibi ramazan da bize yıllık muhasebe imkanı veren bir mola yeri. Hem öyle mola yeri ki bizi neşelendiriyor, dinlendiriyor, eğlendirerek düşündürüyor ve bir bayramla final yaparak mutluluğun zirvelerine taşıyor.
Ardından gelen kurbanla zayıflayan nefse son bıçağı atarak bizi Nefs’te ölüme Hak’la dirilişe götürüyor. Bu diriliş bir bas’ü ba’del mevt ‘tir. Ve bu ölüm Efendimizin buyurduğu ölmeden önce ölmenin ta kendisidir. Bu önce ölmek ve sonra diriliş çizgisi bir seyr-i sülüktür ve Cennet’te yasak meyveyi yiyerek kirlenmiş nefs tertemiz bir iklime rücu ediyor. ‘O’ndan geldik O’na gideceğiz’ sırrına ererek seyri il-Allah’a ulaşıyor.
Ramazan işte böyle bir maceranın kutsal adıdır. Bu macera insanın yeryüzüne geliş ve orada sınanış macerasıdır. Maceranın sonunda mutlak güzel olan Allah’ın cemalinin seyri ve ebedi Cennet vardır.
..

Devamını Oku
Mert Caner

Sabaha doğmamıza vakit ağlıyordu, saçları görünüyordu parmak uçlarından..
Her yanıdır uzanan güneş, saçaklarından öpüyorum.
Bileklerim mor, uzanıyorum ağırdan bedenine. En ince ayrıntısına kadar nüfuz edercesine..
Güçlü bir kelime vardı; altı heceden öte değildi..

Topraklarından kovulacağımı bilircesine sarılıyordum tanrıya..
Konuşamadığımız vakit, bir ince hüzün..
..

Devamını Oku
Gülden Işık

iyi güzel..
oturmuşsun denize karşı
püfür püfür rüzgar tadında..
gamsızca çekirdek çitletiyorsun.
iyi de be güzelim
neden yere atıyorsun !

..

Devamını Oku
Muhsin Durucan

Doğa, beyaza örtündü
Bugüne benzemez dün,
Bitkiler yekindi, karı deldi
Yaşam çizgime yansıdı gün.

Çocuklar, koştururlar
Şerit şerit araçlar hızında
..

Devamını Oku
Yasemin Sezer

Gözlerimle büyüttüğüm o soru
Hani güzellikti sonu
Kıyılarından geçerken
Sağanak oldu

Mavi buğulu bulutlar ardında
Erken aymış ayın bakışında
..

Devamını Oku
Hüseyin Durmuş 3

Devamlı gidilen yola çıkmışız,
Geriye dönmenin anlamıda yok.
Erim''e ulaşan hal''e bakmışız,
Amacın, özlemin tam, tamı da yok.

Bedenler dönerken aslına rücu,
Bedensiz kalan ruh, işin sonucu.
..

Devamını Oku
Mehmet Ayhan Günaydın

SENSİN BİLDİM

Ne varsa bu şehirde
Kendini bana çeken.
Nedir diye bu yerde
Oturup, düşündüm, ben.

..

Devamını Oku
Şebnem Gürsel

Mehmetler;

Sırlara sardı hayat denen çileyi
Üstüne bir de yorgan çekti
Başının altında yastık umutlar
Kara bir gece ziyan sonsuzluklar

..

Devamını Oku
Aşık Uslu

Tabiat dedik ya, manzara pek enfes,*
Hak tabeylemiş can, şükreyle her nefes.*
**
Kudret eli dokur, Râb Cemal'i yansır,*
Rahmet serpilir bak, her mevsim ve asır.*
**
Gül simalar ne hoş, gülistan bir başka,*
..

Devamını Oku
Ali Dilki

Bizim işyerinde yönetici çok
Elini sallasan şefe değiyor
İnan yaptıkları hiç bir işte yok
Elini sallasan şefe değiyor

Kimi Ankara'dan almış rütbeyi
Kimisi partiden giymiş cüppeyi
..

Devamını Oku
Emine Genç

İşimi ancak bitirebildim. Kahvemi aldım ve geçtim klavyenin başına. Yazıp yazmamak arasında, geldim, gittim epeyce. Ama yazmazsam, içime dert olur.

Ben gündüzün bir kısmında uyur, gece genelde uyanık gezerim. Bu nedenle dışarı pek çıkmam, işim haricinde. Bu gün yine, bir işim dolayısı ile dışarı çıkmam gerekti. İkindiyi kılıp, hazırlandım ve çıktım. Hava bunaltıcı. Mecburen az serinlemesini bekledim.
Neyse.
Metroya bindim. Aslında her zaman gördüğüm bir manzara ile karşılaştım. Bir türlü görmeye alışamadığım türden. Zaman o kadar çok değişti ki, insanlar da. Bakıyorum yaşlılar ayakta, gençler koltuklarda (!) Yer yoktu tabi, ben de ayaktaydım. Hiç de sorun olmadı bu zamana kadar, benim için ayakta durmak. Derken önümde bir koltuk boşaldı. Eh yaş itibari ile az bir şey kıdemli olduğumdan önceliği bana verdiler. Oturdum. Teşekkür ettim. Yanımda da 25 yaşlarında, genç bir hanım oturuyor. Pek çevresiyle alakalı değil, bu belli oluyor. Bir durak sonrasında, orta yaşlı bir hanım bindi metroya. Elleri epeyce doluydu. Biz zaten kapının yanında oturuyoruz. Gençler hiç oralı bile olmadı. Kimi takmış kulaklığı müzik dinliyor, kimi kitap okuyor (buda nasıl bir adetse sanki sırf gösteriş için kitap ellerinde) Tabi ben 35 yıldır herkese yer vermeye alışkın olduğumdan dolayı, kalkıp yer vereyim diye aklımdan geçirdim. Fakat madalyonun diğer yüzü de var. Kadın ben senden yaşlı mıyım ki, diyebilir. Bir an olsun kendimin onun yaşında olabileceğimi düşündüm. Yanlış anlamasından çekindim doğrusu. Fakat, hiç kimse yer vermeyince de üzüldüm. Ben böyle yer vereyim mi, vermeyeyim mi, diye düşünürken, diğer duraktan, daha genç fakat elleri kolları, epeyce dolu, ayakta durmakta zorlanan, bir hanım daha bindi metroya. Dayanamadım, hemen kalktım. Dedim,
- ikinizden biri otursun sizin yükleriniz var.. Kadıncağız ister istemez, bir nevi de utanarak oturdu. Yanımda oturan genç hanım hafif bozulur gibi oldu. Suratının rengi değişti birden, ama fazla bozuntuya vermedi. Başka şeylerle ilgileniyormuş gibi yapmaya başladı. Hatta bir ara bize arkasını döndü. Cama yapıştı, dışarıyı izledi. Benim burada dikkatimi çeken şey ise, benim yer vermemin o hanımı rahatsız ettiği oldu. Bilemiyorum belki bir an oda yer vermek istemiş, sonradan vaz geçmiş olabilir. Vicdanen öyle rahatsız oldu ki, bu her halinden belli oluyordu. Bir ara tebessüm ettim o hanıma. Ikına sıkıla, yola o şekilde devam etti.

..

Devamını Oku
Murat Demirci

Bakma sen bu gece böylece burada oturduğuma
Bu çay büyük bir palavra sigaram ihanet
Anason kokuyor şiirim bir çığ düşüyor üzerime
Sırtımı yaslayıp fırtınalara ölümümü seyrediyorum
Bu ne muhteşem bir manzara be Merve
Düşün bir daha hiç buharlaşmayacak göz yaşlarım
Bir bebeği kundağında koklamak
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Isparta gülünden aldın ismini,
İnşaat amlemi yaptım resmini,
Sıcacık yuvada söyle hissini,
Bahçede,saksıda,binada Ayken.

Depreme dayanır planlı işler,
Konforlu malzeme dekoru süsler,
..

Devamını Oku