MANZARA ŞİİRLERİ

Sensizlik okadar acı verici ki.....
Sensiz geçen zamanın hiç bir anlamı yok....
Kalbimde öyle bir yerin varki seni ordan alabilecek kimsede yok..
Öyleki sol yanımı boş koydum.
Kalbim de ellerim gibi sahibinin yanında olmasını diliyor.
Şu an akşam oluyor.
..

İri kıyım bir yalnızlık ellerimde
Sarıp sarıp içiyorum
İçim başka yerlerde....
Bu gidişat iyiye değil
Biliyorum
Manzara bitti
Dram izliyorum...
..

Bir ruh gördüm iki göz odası olan
Biri bana tahsis birisi kendi hayatı olan
Dar bir koridordan geçilen ferah bir salon
Balkonunda eşsiz manzara söylentisi olan

Duvarlarına dokununca içi nemli
Balkonuna ayak basınca taşları sıcak
..

Baktığın her göz sefil,sinsi bir kumarbaz
Meçhul bir manzara kumarhane yeniden

Kör lambalar tepede, karanlık bir ayaz
Tazele çayları çaycı hesabı benden

Dumanlar sis gibi, solgunlaşıyor beyaz
..

Nefis azgınlaştı pusula şaştı
Kepçe paha vermez kazanlar taştı
Erkek kadınlaştı kız oğlanlaştı
Mazallah İnsanlık luta gidiyor

Örümceğin ağı canı bağlıyor
Bu acı manzara yürek dağlıyor
..

Karşıda yeşil bir manzara,
Kulaklarda ezan sesi.
Baktım gezen insanlara,
Sevda sarmış herkesi.

Yeşillik içinde şirin evler,
İçimdeki yuvaya hasret.
..

Yüreğimdeki güzellikleri anlatmaya olsaydı geceler eş,
Kimbilir asla doğmazdı belki de güneş.
Anladım ki, hiçbir şey uğruna kafa yormaya değmez,
Değen şeyler de zaten insanı karamsarlığa sürüklemez...

Hayat bence labirentlerle dolu bir manzara,
Sanki gittikçe boşalan bir makara.
..

Tutu yine cömertliğin tabiat ana
Tablo gibi bir manzara bahşettin bana
Bardaklardan boşandırdın yine yağmuru
Renk çılgını çiçeklerin gözünün nuru
Yeşil halının üstünde ağaçların var
İlmek ilmek dallarında kuşlar cıvıldar
Durdurdun yağmuru çıktı akşam güneşi
..

HASAN ÖĞRETMEN
Gerçek yaşam öyküsü

Hasan köylümüz aynı zamanda akrabamızdı
İnce yapılı kıvırcık saçlı karayağız bir geçti
Köyümüzde o dönemlerde ortaokul lise okuyan tek kişiydi sanırım ya da ben öyle biliyordum
Pazar günleri köye gelir kalırdı bazen bize de uğrardı
..

Gezindiğim okyanuslara düşerse yolun, bir gün
Kendi yedeğin bile bulunmalı yanında
Derin sular bilinmezlerle doludur
Adaların altını oyar siyah balina

Kayığın su almaya başlar bir fırtınada
Katil yosunlara takılır ayakların
..

Bahçemde açsa da papatyalar, mor menekşeler
Bana şiirler yazdıran senin o içten sözlerin
Ne laleler ne sümbüller ne de kırmızı güller
Bana şiirler yazdıran senin o duygulu gözlerin

Manası yoktur benim için manzara resimlerinin
Bana şiirler yazdıran senin o manalı bakışların
..

Güneş; deniz ile dağın
Kesiştiği yerde batmaya hazırlanıyor.
Gökyüzüne yayılan bulutlar
Değişik tondan renklere bürünmüş.
Deniz; maviliğini sarı, mov ve kızılcık tona bırakmış
Büyüleyici ve muhteşem bir manzara.
Sanki ressam *Caruhi fırçasından çıkan
..

Kitap okumayı severim ve tercihim araştırma veya fikir kitaplarıdır. Ancak, Hollanda’da geçen yoğun hayattan dolayı bu tür kitaplar okumaya istediğim kadar zaman ayıramıyorum. Çözüm olarak Türkiye’de (Karaman’da) geçirdiğim yaz tatilinin bir kısmını kitap okumakla değerlendiririm. Tatilin birinci veya ikinci haftası kitapçıdan araştırma veya fikir kitabı alıp okurum.

Bu yıl Karaman’da kendimi yine kitaplara kaptırmıştım. Mustafa İslamoğlu’nun yazmış olduğu bir eseri (Hayatın yeniden inşası için) okuyordum. İkindi vakti bahçede okumaktan yorulduğumdan biraz olsun dinlenmek istedim. Gözüme karşıda duran elma ağacı ilişti ve bu ağacı seyretmeye başladım. Sırf gözümü dinlendirebilmek için sanki ilk kez bir ağaç görüyormuşçasına ağacın gövdesine, dallarına, yapraklarına ve elmalarına bakıyordum. Daha sonra elmalarla dallar arasında zihnen mekik dokumaya başladım. Pırıl pırıl parlayan, türül türül kokan, tatlı ve sulu elmanın neticede incecik bir daldan çıkmış olmasından duygulandım…

Karaman’da bolca bulunan bisküvi fabrikaları aklıma geldi ve bu fabrikalarla ağacı karşılaştırmadan edemedim. En basit çeşit bisküvinin bile üretilebilmesi için devasa tesis kurulur, çok sayıda makine kullanılır, yüzlerce hatta binlerce insan (müdürüyle, teknisyenleriyle, işçileriyle, hamallarıyla…) binlerce joule enerji harcar.

Güneş enerjisi, su ve topraktaki mineraller kullanılarak yetişen elma bir yana ve kocaman bir fabrikada üretilen bisküvi öbür yana…. Aralarındaki şekil, renk, koku, tat ve benzeri farklar yan yana getirilemeyecek kadar büyük!
..

Kemercisi,gözlükcüsü
Anahtarcısı,karpuzcusu
Çorapcısı,fıstıkcısı
Yine dizilmişler tesbih gibi…

Kimileri kemer seçiyor,takıyor beline
Kimileri gözlük takmış,aynada şaşıyor cemaline
..

Beni buraya sürgüne gönderdiler.
Bu sürgün hayatı ne kadar sürer bilemiyorum.
Ben sensiz her yerde sürgündeyim aslıda,
Yine de kaderime karşı gelemiyorum.

Senden uzakta olmak çok zor sevgilim.
Sürgünde de olsam, sadece seni yaşıyorum.
..

Çocuklar çıkmadı bugün sokaklara
üstü örtülü çam ağaçları ağlıyordu
umutsuz bir manzara bana gülümsüyordu
sanki o da benim gibi yalnızdı
hıçkırır gibi soluyordu rüzgar tenimi
raylar buz tutmuş trenler kayıyordu
meçhule uçuyordu havada sürüklenen sirenler
..

Şiir yaşanana isyanın tek tesellisidir
Göçebe kafiyelerin sıkça uğradığı mülteci coğrafyadır sevda
Kum saatlerinin sürekli ters çevrildiği bir şehirdir
Gayri meşru çilelerin eşkıya çetelerce gözyaşlarına dayattığı bu kuralsız cumhuriyete
Yitirecek kıymetli şeylerinin ederlerini hesaplamayanlarca girilebilir
Çünkü dörtlük bitmiş
Hece hedefine isabet etmiştir
..

gecikmiş bir sevinç olmalı
ilk gördüğüm andı
derin bir vadi
yırtıcı bir kanyon
aşk gibi
güzellik ve
cömertlik başını alıyor
..

Ayni pencereden ayni manzara,
Yasli agac, hangi acidan baksam.
Bir masa,sandalye hemen yaninda,
Gece ayni dusu gormeden kalksam.

Acilir sahne, bir oyun yazlara,
Kabus gibi coker bazen aksam.
..

Assos'ta uyanmak bir başka
Gün ışığı farklı görür yüzünü
Sabah buğusu serinletir içini
Sular turkuazdır Assos'ta.

Assos'ta gök yeşil,mavi değil
Martılar bir başka öter semalarda
..