O an…
Elim ayağım tutuşmuş
Şahit olduğum manzara vurmuştu
Ansızın yakalanmak, sevdiğinin çaresizliğini yaşamak
İmdat çığlıkları arasında, titreten şaşkınlık arasında bir umuda sarılmak
Çare adına çaresizliği her lahzada yudum yudum yaşamak ve yakarmak
Dinmeyen kanı, nefes nefese kalan insanları, sıkılan yumrukların haline acımak
..
Zarif bir esinti hem ne kadar vakur
Sanki birçok türkü içime yüklü
Lalezar yüreği bakışları nur
Nazarı ruhumda köklü mü köklü
Tebessüm okşuyor aşk ile tek tek
Vuslat dedikleri bu olsa gerek
..
Rüzgar olsam essem diyar, diyar
Yağmur olsam yağsam bereket,bereket
Sevgi olsam, girsem tüm kalplere
Kötülükleri söküp atsam gönüllerden
Bir elimde ateş, bir elimde su olsa
Yanana su, üşüyene ateş olsam
..
Ziyâ her zaman görünmez dıştan
Görünen manalar görünse bile
Renklerin ateşi türlü nakıştan
Görmeden görünmek boşa nafile
Geriye dönüş yok tekrar tekrar yok
Aslına akseder üslup ak kara
..
Sanki kâinatın sihirli büyüsü
Cezbediyor gönülleri her yaşta
Sarıyor kollarında haz ip ince
Zerk ediyor iliklere hoş hava
Zevk-i safa, damak tadı Melle.
Her mevsim apayrı bir manzara
..
-Ocak 2005 Kurultayı'ndan manzara-
Gül, Deniz yüzeyinin cezbesine aldandı.
Deniz, gördü de Gül'ü, köpürdü-dalgalandı.
Ne Gül'den, ne Deniz'den anlamayan şaşkınlar;
Oklarla dürtüşmeyi, maharet bir şey sandı.
..
-Manzara-
Nice politik kimse koltuk derdi güderken;
Muhalifken söz verip, iktidarda dönerken;
Devlet, nasıl bilinir? Hangi adla anılır,
Bünyesinde kargaşa, isyan, itham sürerken?
..
Kazan kazan bir kenara istif et
Güzel manzara Karşıya geç seyret.
Malı çok bırakıp gelme nazara
Zira dünya malı sığmaz mezara
Dolması gereken amel küfendir
..
Yine aynı nağmeler,yine aynı nakarat.
Dinliyorum; duymadan,sessizce ve maziden arta kalan o ince sızı çınlatıyor kulaklarımı,işte başladı yine yeniden aynı işkence,ben sana esirim özgürce.
Yine aynı resim,yine aynı manzara.
Bakıyorum görmeden; kör karanlık senden arta kalan ne varsa,suretin zihnimde işkence,ben sana esirim özgürce.
Yine aynı ses,yine aynı haykırış.
Bağırıyorum usul usul boğazlanarak,hiç umudum olmasada gel demek,seni sensizliğin orta yerinde sevebilmek,kimsesizken yanımda olmanı isteyince,ben sana esirim özgürce.
Yine aynı bahar,yine aynı çiçek.
..
AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ
--Toplumları ayakta tutan ortak değerler vardır. Bunlara yazılı olmayan kanunlar diyeceğimiz gibi, Töre de diyoruz. Ahlak, Törenin bir şubesidir. Bir toplumu İnanç, Ahlak ve Adalet Kültürünün doğruluğu ayakta tutar. Çünkü yaratan'ın yanında doğru tekdir. Bu durum tek bir ortak ahlakın varlığını gösterir. Aynı zamanda Din de bu ortak veya genel ahlakın içerisine girer. Semavi Dinler, tamamen ahlak kurallarından ibarettir. Toplumları düzeltmek için gönderilmişlerdir.
--Hz. Muhammed; “güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmaktadır. Ahlakından dolayı O'na Peygamberlik verilmeden önce “Muhammed-ül Emin” sıfatı verilmişti. Ahlakı bozuk olan bir insandan sağlam bir dini inanış, dürüst bir namus anlayışı ve adil bir davranış beklenemez.
--Türkiye'mizde yaşanan krizlerin temelinde ahlaki problemler yatmaktadır. Merhum Menderes'in Marshall Yardımı ile başlayan bu çöküntü, Özal'ın ve Demirel'in Prenslerinin vurgunları sayesinde Türkiye bu günkü krizleri yaşamaktadır. Bu Prenslerin en ahlaki(!) davranışları Vergi kaçırmak ve Hayali İhracat olmuştur.
--Ahlaki çöküntünün en belirgin özelliği olan RÜŞVET, ülkemizde Adaleti yönlendiren, kurumları işlemez hale getiren ve felç eden bir beladır. Günümüzde bazı Materyalist uzmanların, her şeyin sebebinin Ekonomik olduğunu izah etmeye çalışmaları, meseleyi kökünden halletmeyi engellemektedir. Yani teşhis doğru olmadığı için, tedavi de zorlaşmaktadır. Ekonomiyi çökerten, Bankaları soyan insanların pek çok Ahlak sahibi oldukları söylenemez.
--Bir araştırmaya göre 1980 yılında Türkiye'de 5000 adet sicilli Hayat Kadını var iken, 25 yıl sonra, yani bu gün sicilli ve sicilsiz çalışan kadın sayısının 5 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Bu bozulmanın tarihi Yahudiler'in İspanya'dan Anadolu'ya gelişinin kabul edilmesi ile başlar. Saraya Yabancı Kadının girmesi ile hız kazanır, Batılılaşma süreci ile bu boyutlara ulaşır. Bu günkü FUHUŞ Patlamasının temelleri sayın Özal'ın döneminde atılmıştı. İstanbul'da Vergi Rekortmeni oldukları için, Genel evi Patronlarından Ermeni Manukyan ve Sümbül Hanımlara Plaket veren zihniyetin eseri olmalıdır bu günkü manzara... Yunan Mitolojisinde SEX TANRIÇASI olmasına rağmen, bir Yunanlı Bakan, Kadın Satan bir Patroniçe'ye Plaket vermeyi düşünmemiştir. Ama tarihinde, kültüründe fuhuş olmayan bu Türk Devletinde bunlar yaşandı maalesef... “Alim bozulursa Alem bozulur” sözünden hareketle, devletin başı bunu yaparsa, halk ne yapmaz ki? ...
..
Düşünüyorum dalgaların sesinde
Gece vakti,huzuru
Karanlık sakin ortam sessiz
Esinti var hava serin serin üflüyor
Dinlenme zamanı etrafı seyrederken
Işıkları yanıp sönen küçük tekneler
Manzara oluşturuyor yer yer
..
Bugün de bitti dün gibi. Yarın da bitecek bugün gibi. Günler geçiyor sensiz, sessiz sessiz... Halime bakmadan, aldırmadan, yaralarımı saramadan, vakitlice... Bak bugün de batıyor güneş hüzünlüce. Bizsiz, anlamsızca... Her batan güneş canımı yakıyor cayır cayır. Son buluyorum aşkın alevlerinde...
Yanıyor içim, sen bilmezsin. Sızlıyor kalbim, benden habersizsin. Ölüyorum, sen nerdesin? Kimin kalbindesin güzelim... Biliyorum, umrunda değilim. Tamam benim değilsin, ama ellerin de olamazsın. Bırakmaz bu can seni. Ne desem boş ona. Anlamaz... Güneş batıyor aşkım, izlemeye doyamadığımız manzara son buluyor. Doya doya yaşayamadığımız o anlar son buluyor... Güneşin batışıydı aşkımız, hergün mutlaka olan, kıyametle son bulacak olandı... Sen yoksun şimdi, kıyamet mi koptu ki. Aldattın beni, güneş mi batttı ki gönlünde...
Unuttum diyorum soranlara, yalan söylüyorum onlara. Dostlarıma... Her unuttum deyişimde bile katlanıyordu aşkım sana. Her unuttum deyişim bile bi ümitle bekleyişti uğrunda. Ümitler, çareler tükendi yollarında. Çıkmaz bir sokakta, sessiz karanlıklarda, her atışı sana olan kalbim, son buldu o anda. Çareler tükendi... Güneş batıyor aşkım...
Her zaman bir aşk olur ortada. Biri sever deli gibi, biri üzer marifetmiş gibi. Bir can konulur ortaya; biri koyar canını aşk uğruna, birinin hiç umrunda bile olmaz, çeker tetiği aşka... Bir aşk olur ortada. Birisi illâ ki terkeder bu aşkta. Birisi de dönmesini bekler, dönmeyeceğini bildiği halde, defalarca... Elveda der çeker gider hain... Sen bir 'elveda' demeyi bile çok gördün bana. Ya da bi hoşcakal demeyi... Bu kadar mı değersizdim sende, bu kadar mı küçüldüm gözlerinde. Bu kadar mıydı yalan aşkın. Bu kadar mıydı, canımdan çıkmayanım, bu kadar mıydı... Güneş batıyor aşkım...
..
Diyelim ki güzel bir şarkı duydunuz
Diyelim ki sevecen sıcacık bir ses şiir okuyor
Hemen tıkayın kulaklarınızı
Güzel bir resim güzel bir karikatür
Güzel bir manzara bir gül
El ele iki insan gördünüz
Kapayın gözlerinizi
..
Keçi sütü ile karışmış soğuk vanilya tadında
Sıcak yaz gecelerinde
Kanlıca da şekerli yoğurt
Ve iki dilim Sütlü Nuriye tabağımda
Arada bir bardak da buzlu soğuk su
Arkasından bol telveli Türk kahvesi
..
Bir manzara bembeyaz
Gören kar düşmüş sanır
Güneş doğmazsa ne var
Yokluk sonum,kaçamam
Önce hafif bir soğuk
Sonra bir sis bulutu
..
Peşin duygularıma, veresiye cevaplar alıyorum.
Borçlu yine ben, suçlu yine ben...
Başını alıp gitmesini bilen mevsimler giriyor hayatıma;
Bir ben başımı alıp gidemiyorum hayatımdan...
Okyanusun derinliklerinde yüzmeye
Kimse cesaret edemiyor benimle...
Kıyıda bana el sallayan siluetlerle dolu bir manzara var.
..
Düşündüm durdum,hayatı
Kendi pencerem den
Günlerinden bir gün değil
Nefes aldığım her dem
Nasıl gülünür,nasıl ağlanır
Sevinç,keder,elem,mutluluk,gam
..
İlk kar düştü doğaya
Kırlar, bayırlar bembeyaz gelin gibi,
Seyredilesi manzara.
Şehrin üstü kaplanmış beyazla,
Çarpıklıklar ve çirkinlikler yok olmuş gibi.
İlk aşk düştü gönlüme,
..
Sanırım yola dönme zamanları yaklaşıyor,
İçimize çekilmek ve insanı çok kafaya takmamak gerek,
İnsanca titreşimler müziğin tınısında kalmış,
Bazılarımızın yeni keşifleri bizim eskidiklerimiz
Bazılarımızın yazdıkları bizim usandıklarımız,
Çerçeve ve manzara bir gölge gibi,kaplamaya çalışıyor memleketi,
Biz genede gölgede değil,güneşin altındayız,
..
gökyüzü bir tüfek sesiyle yırtıldı,
dağlarda yankılandı
bir 'insan' bozdu
sessizliği
ve av köpeğinin
kulakları tırmalayan
..