Biz insanoğlu özgürlüğümüz elimizden alındığında kapana sıkışmış bir fare gibi ciyaklıyoruz. Oysa bir başkasının özgürlüğünü elinden almayı dünyanın en lezzetli orgazmı kabul ediyoruz.
Biz insanoğlu iç güdülerimizde yaşattığımız fermantasyon muhabbetlerle kendimizi kendimize sınayamıyoruz. Çünkü korkuyoruz kendimizin kendimizi aforoz etmesinden.Bu bir nevi manyaklık gibi bir şey.Evet manyaklık.
En iyi sazı biz çalarız. En iyi parayı da. En iyi zamanı ve en iyi boyayı . Zurnayı ise sorma öttürürüz öttürdükçe. Ustayız evet manyaklık derecesinde.
Hiç dikkat ettiniz mi? Globalleşen yaşamdan sonra çılgınca tüketimciliği manyaklık derecesinde kabullendik. Evet dikkat ettiniz. Ancak hiç dikkat ettiniz mi? Leblebi gibi eş tüketir olduk. Manyaklık derecesinde çarpıldığımız gülüşüne, manyaklık derecesinde sinir oluyoruz. Oturuşu kalkışı sinirimizi bozuyor. Öksürüşü bize batıyor. Aksırışında yer yerinden oynuyor. Oysa ilk tanıdığımızda geceleri uyku bile tutmuyordu manyaklık derecesinde düşlerin içinde. Bu gün ise manyaklık derecesinde aynı yatağın içinde uyuyamıyoruz.
Çocuklarımız vardı bizim boncuk gözlü. Şimdi o boncuk gözlerden kan dökülüyor. Baba bir yanda, anne bir yan, dünya ise inti (kam) zar eğliyor . Ve bizim çocuklarımız büyüdüğünde dünyaya kurşun döküyor.
Her beraberliğin bir şarkısı vardı. Şimdi şarkılar manyakça tüketiliyor. Şiirlerde öyle. Adımız bile kalmadı elimizde. Delikanlılarımız polat olma peşinde, genç kızlarımız barbi baby.
Oysa çakmağımız vardı bizim baba yadigarı, anamızdan kalan kolyelerimiz, gerdanlıklarımız. Bırakın insanın değerini maddelerimiz bile değerliydi. Epeydir iyice medeniyetleştik manyaklık derecesinde hem de.
Fotoğraf albümünü koyacak yer bulamazdık zarar görmesin diye. Şimdi günde cep telefonlarıyla bin tane fotoğraf çekebiliyoruz. Resimlerimiz çöplüklere atıldı. Ben ressam olsam resim yapmam. besteci olsam bestelemem. İçimden şiir yazmakta gelmiyor. İçimden gelen tek şey manyakça gitmeler. Dünyayı mezbeleye çevirenleri dünyaya şikayet ediyorum.
Zaman mı? Manyakça tüketimde. Günde kaç ton tütün içiyoruz kim bilir. Eskiden kuşların değeri vardı. Hasta ettik. Her mahallenin sokağının bir köpeği vardı. Hapishanelere hapsettik. Çocuklara hayvan sevgisi aşılardık. Şimdi köpekleri yok etmek için aşılıyoruz.
Yok böyle bir dünya
Ozonu deldik, buzulları erittik. Yetmedi iklimleri bile değiştirdik. Ben hiç temmuzun ortasında üşümemiştim. Üşüttüler. Hiç ağlamayan bulut olur mu? Küstürdüler ağlamıyor işte. Görmüyor musunuz ağlamıyor.
Göreceksiniz bir gün.
Bebekler ağlamaktan
Güneş doğmaktan
Nefes çıkmaktan vazgeçecek
Biz tüketmekten vazgeçmezsek eğer
Dünya dönmekten vazgeçecek
Ben hiçbir şey istemiyorum bir şey hariç
Vazgeçmeyecek sevgiler
Manyakça bunu istiyorum
Vazgeçmeyecek sevgiler
Bulan bana da haber versin
Kalmışsa şahit olmak istiyorum
Kalmışsa son bir defa görmek istiyorum
Adı her ne olursa olsun
Manyakça vazgeçmeyecek sevgiler
Kayıt Tarihi : 27.1.2007 04:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!