Aşk aşk diye büyüttüğüz şey nedir ki bu zamana kadar? Tenden bağımsız, ruhtan sıyrık… Elle tutulamaz, gözle görülemez. Elle tutulsaydı; çabuk kaçmazdı, gözle görülseydi gözler yazmazdı. Şiirler yazdırmazdı örneğin. Bunca büyük şair yaşamazdı ve anlaşılmazlardı zemheride… Herkes de ortak olan “o” duygu olmasaydı.
Aşk aşk dediğiniz şey; vatan aşkı, yaratıcıya aşk, dine aşk, insana aşk, hayvana aşk, bir düşünüre aşk, mecazlığa aşk, ruha aşk, bedene aşk, aşka aşk… Aşkın türleri bitmez saysak. Zaten bu sayfalara da yetmez o muzip üç harfli şey. Üç harfli diyorum… Mesela “cin” gibi. Söylenmesi istenmeyen, uğursuz olan bir şeydir üç harfliler. O halde aşk uğursuzdur ve de “çarpar”.
Bu çarpmayı, çoğumuz ilk anlamıyla anlarız fakat bu “çarpmayı” tanımlamak gerçekten çok ama çok zor bir şey. Otobüsün insana çarpması mı? Değil. Kemiklerinin un ufak olması mı? Değil. Cüzdanının çalınması mı? Değil Aç kalmak mı? Değil!
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Aşka yürekten bakan ona ışık veren gönül güzelliklerine teşekkürler şaiir dostu bu harika ve mükemmel bütünü parçalarda birleştirmişsin ve anlam vermişsin yaşamın pencerelerini aralamısın ve içinde harika bir aydınlık sızmış o ışığı ve seni kutlarım.tam puan.alkışlıyorum yüreğini.saygılar.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta