Mangal Keyfi (Babaanneme)

Ali Osman Yılmaz
827

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Mangal Keyfi (Babaanneme)

MANGAL KEYFİ

Bilenler bilir.Eski Türk evlerinin sofa denen orta salonlarında yada oturma odalarının ortasında çoğu zaman oval şekilde mangal bulunurdu.Ev halkı sabah evden işe gitmek için ayrılınca,akşamdan sobada kalan ateş bu mangala yerleştirilir,eğer ateş yeterli değilse üstüne odun kömürü atılarak ateşin gün boyu sürmesi sağlanırdı.Böylece evde kalan kadınlar ve çocukların üşümesi engellenir,fazladan sobada odun yakılarak para israfının önüne geçilmeye çalışılırdı.
Daha zenginlerin evlerinde şimdilerde adına şömine denen ocaklar bulunur ve buralarda yanan ateş sayesinde evde kalan kadın ve çocuklar,ocak önü sohbetleri yapar ve çocuklar oyunlarını oynar,derslerini yapardı.
Babaanneme bizim yörede Kıvırcık Ayşe derlerdi.Saçları kıvır kıvır,yazmasının altından taşardı.Her banyodan sonra onları özenle tarar,kimi zamanda yanlardan örerek belik yapardı.
Çok cevval kadındı babaannem.Mahalle gençlerinden evlenme vakti gelen gençlere hamamda kız beğenir,genç kızlara da koca bulurdu.Nerdeyse bizim semtin en ünlü çöp çatanıydı denebilir.
Ama sözünü esirgemez,dobra dobra ne söyleyecekse korkmadan çekinmeden söylerdi.O yüzden herkes babaannemle dalaşmaktan korkardı.
Çocukken en sevdiğimiz şey eve misafir gelmesiydi.Nasıl sevinmezsin? her misafir geldiğinde,o mangala hemen patatesler gömülür,bir kenarına toprak çaydanlık oturtulur,hemen mutfaktan süt ve un gelir,cıvık hamur hazırlanır,mangalın üstüne de kaygana oturtuldu mu sabırsızlıktan çatlardık.İşte en çok o zamanlar babaannemden tokat,çimdik yerdik.Mangalda patatesler pişmeden ateşi karıştırır,kaygananın üstene konan cıvık hamuru,yani akıtmayı yemeye çalışırdık.Birde yan masada zeytin,peynir,reçel olurdu ki parmaklarımızla yemeye çalışırdık.Eh deymeyin keyfimize.O nedenle babaannem,arsızlık etmeyin diye bağırır,yetişirse de şaplağı indirirdi.Tüm çocuklar odalara,etrafa kaçışırdık.Yalnız biz mi? Komşu çocukları da anneleri ne kadar bağırsalar,uslu olun diye azarlasalar da bu şaplaklardan nasibini alırdı.
Biraz irice büyümüştüm.Ye kalmasın tabakta bir şey,günahtır oğlum derler,tabağı tertemiz ettirirlerdi.O nedenle tabağa konan fazlaca da olsa yiyecekleri bitirmek,günaha girmemek adına,iyi bir kul olma adına bira irice olmamı sağlamıştı.Yani kısacası ergenleşiyor gibiydim.
Günlerden bir gün eve komşular geldi.Mahallemizin en güzel kızı,annesi ve başka büyükleri,babaannemden akıl soracaklar.Hem de kızlarına evlenmeden önce gerdek ve diğer bilgileri alacaklar.Eh nede olsa mahallemizin en bilgili kadını babaannemdi.Tecrübeli,sözünü esirgemeyen,her taşın altından kalkan bir kadın 4 erkek,3 kız olmak üzere 7 çocuk doğurmuş 20 yıldır da dul birisiydi.
Eh kadın kadına yapılan toplantılarda,kadınlar fütursuz davranır,eteklerini falan toplamaya özen göstermezlerdi.İşte bu anlarda ergenliğe adım atmakta olan çocuklar ağızları açık kadınların bacaklarına bakakalır,çözülen düğmelerin ardından görünebilecek göğüslere bakılırdı.Babaannem çıkın dışarı sizi hınzırlar,pis röntgenciler diye bizi kovalardı.Kadınlara da dönüp,ayol bunlar kazık kadar adam oldu artık, toplanın,kendinize çeki düzen verin diye söylenirdi.Bizler dışarı kaçıp cam kenarına toplanır,içeride kadınları dikizlerdik.Babaannem bizi gördükçe her seferinde bağırır perdeleri çekerdi.
O mahallenin en güzel kızının bize geldiği gün,içeride bir şeyler olacağını düşünüp,dışarı çıkıyorum diyerek odaya gitmiştim.Kapıdan sessizce içeride olan biteni duymaya çalışıyordum.Kıvırcık Ayşe,kadınları mangalın etrafına toplamış,toprak çaydanlığı içine oturtmuş,mahallenin güzel kızını da mutfağa süt,un almaya göndermişti.O anda kızın annesi,güzel kızın ilk gece korkusunu,.gelin kıza ahretlik(sağdıçlık) yapacak biri olmadığını,ne olur diyerek yardım etmesini babaannemden istedi.Babaannem korkma,her bi şeyciği öğretirim ben ona.Sen korkma.İlk gece damadın aklını başından aldırtmazsam nah bana diyerek elinin parmaklarını boylu boyunca açarak elini ileri götürdü.Sen onu benimle bir iki kez hamama salıver,ben ona ne cilveler öğretirim,hazinelerini nasıl kullanacağını anlatırım dedi.Gözlerim birazdan bayram yapacaktı.Daha öncede görmüştüm.Böyle bir genç kızı sofanın ortasında nerdeyse çıplacık hale getirmiş,memelerini,kalçalarını,vücudunu nasıl kullanacağını anlatmıştı.Gerçi ben o zaman ergenlik falan çağından uzak olduğum,hatta hala kadınlar hamamına babaannemle gittiğim için,her şeyin benim yanımda olmasına ses çıkarmamışlardı.Şimdi öylemi? Ya.Kazık kadar adam oldu diyordu babaannem benim için.Eh haksızda sayılmazdı hani.
Mahallenin güzel kızı süt ve unla içeri geldi,Bir kap içinde babaannem unu süt ve suyla karıştırırken,kıza patates getirmesini söyledi.Kız tekrar mutfağa yönelmişti.Babaannem kadına,kız sende ne hont kadınsın.Kızını da kendin gibi hont yetiştirmişsin.Sende genç kızlığında kıvırtmayı,kalçalarını işveyle sallamayı beceremezdin.Kızına da ne bir işve öğretmiş,nede dişiliğini sergilemesini anlatmamışsın.
Kadın,bende sana o yüzden geldim ya Ayşe abla dedi.Babaannem tamam.Kızını bir haftada fettan bir dişi yapmazsam yuh bana,Yuh kıvırcık Ayşe’ye dedi.
Güzel gelin adayı patatesleri getirmiş,çay demlenmiş,hep beraber sofraya geçmişlerdi.Bir ara babaannemin kıza; kaldır kız şu eteklerini,sıyır azıcık bakıyım demesiyle kalbim küt küt atmaya başladı.Kız eteklerini alı al bir yüzle kaldırınca küçük dilimi yuta yazdım.Aman tanrım o ne muhteşem bir görüntüydü,o bacaklar,o kalçalar aklımı başımdan almaya yetmişti.Hele entarisinin üst kısmını çıkarıp evde dikilmiş sütyenin içindekileri gösterip,bunlar ne kadın,bu kıza çarşıdan güzel sütyen almalı dedi.Aman tanrım aklımı kaçıracaktım sanki.Gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi açılmıştı.Babaannem kızın kıçına hızlıca bir şaplak indirdi,kız ah diyerek kenara çekildi.Belliki canı yanmıştı.Hınzır kız,Kocana bu bacaklarını, kalçalarını,memelerini gösterince aklını başından alacaksın.Birde benim derslerimi iyi öğrenirsen vah kocanın haline.
Ter içinde kalmıştım.Aman tanrım,erkeklik ne biçim bir şey böyle,halbuki hamamda ne kadar çok çıplak kadın görmüştüm,kimi güzel,kimi karnına sarkmış memeler,sütun gibi bacaklar,yusyuvarlak kalçalar,çoğu da portakal kabuğu gibi kıvrım kıvrım şeylerdi.Hiç bir şey anlamazdım.Önümdeki şeye hayretle bakıp,kadın denen yaratıkları anlamaya çalışırdım.Aklım yinede ermezdi.Her şeyin bir zamanı var elbet.İşte şimdi kanımı kaynatan,beni ter içinde bırakan,önümdeki şeyin kazık gibi olmasına neden olan ergenlik başlamıştı.İçimi bir korku sardı.Ya babaannem beni bu halde görürse,işte yandığım gündü. Sessizce kalktım,kapının ardından yatağa kıvrıldım,yorganı başıma kadar çekip sanki uyuyacakmışım gibi gözlerimi kapadım.Ama gözümün önünden o görüntüler hiç gitmiyor,o küçük sandığım şey kocaman olmuş kazık gibi ellerimin arasındaydı.Ne olduğunu anlamadım ama,donumun ıslandığını,işemenin dışında bir şeyin donumu ıslatmakta olduğunu fark ettim.Eyvah şimdi ne olacaktı.Bana neler olmuştu.Bu durumu kime anlatabilirdim.İçime bir korku girdiki,yorganın altını iyice saklandım.Annemin sesiyle uyandım. Ellerimle bacaklarımın arasını kapatıyordum farkında olmadan.Annem ne oldu diye sormaz mı? Eh o anda ter boşaldı sırtımdan,hızla dışarı çıktı,babam içeri geldi gülümseyen bir yüzle.Kaşlarını sözüm ona çatmış kaldır bakayım ellerini dedi.İstersen kaldırma.Ellerimi utanç içinde çektim.Donuma işedi diyecekler diye ödüm patlıyordu.Vallahi işemedim baba dedim.Tamam oğlum.Git banyoya gir,duş al yıkan,bitincede gusül apdesti al.Ha biliyormusun nasıl alacağını diye sordu.Biliyorum anlamında başımı salladım.İşte o an başıma gelenin ne olduğunu anlamıştım.Ben artık erkek olmuştum.Ve ilk gusül apdesimi alacaktım.

Neyzenden Bir Dörtlük (ilgilisine)

Öyle hürriyete aşık ki kadınlar,hatta,
Hiç bir erkek olmaz onlara yol arkadaşı,
Çıkar at çarşafı teklifine karşı,netekim,
Donu fırlattı..........tünden,açacak yerde başı.

Ali Osman Yılmaz
Kayıt Tarihi : 18.6.2005 16:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Osman Yılmaz