Mangal Keyfi 4
Büyük bir telaş içindeydi herkes.Neden olduğunu anlayamıyordum.Çocuk aklı işte nasıl anlasın.Babaannem bile ah şu hidayet efendi,ne olur tanrım alsın beni diye dua ediyordu.Neden Hidayet amca babaannemi alacaktı.Babaannem neden alsın beni diye dualar ediyordu o anda bilemezdim ki.Kocası öleli olmuş bir yirmi yıl,Kadın kocasızlıktan,yani erkeksizlikten bıkmış,koca istiyor.Bunu şimdi anlıyorum. Yan bahçede,ki büyük bir bahçeydi,içinde erik ağacından kiraz ağacına,dut ağacından ayva ağacına çeşit çeşit meyve ağaçları vardı.O evin biraz geçkince kızları vardı.Ondan olsa gerek,mahallenin kızları o evde toplanmıştı.Bizde kimine göre çocuk,kimine göre hamama alınmayacak durumdayız,o nedenle genç kızlar bizi çocuktan sayar,kandınlarsa annemize,hanım,hanım,kazık kadar adam olmuş bu,nasıl hamama getiriyorsun denen durumlardaydık.Genç kızlar kadınlığa adım atacakları bu günlerde,bizi düşünecek halde değillerdi.Hatta şaban aganın kızı müyesser,kendisine laf attığımızda,len sizi şalvarımda sallarım,siz gidin abinizi,babanızı getirin diye bize söylenmişti.O zaman şalvarda sallanmanın ne olduğunu bilemiyorduk. Komşunun oğlu hikmet bizimle dalga bile geçmişti.Hadi oğlum büyüyün,büyütün de öyle gelin, mahallenin kızlarına öyle laf atın demişti.Bizden 3 yaş büyük olduğu için öyle erkekçe yanımızdan ayrılmıştı ki,ogün benim bayağı zoruma gitmişti.Şimdi anlıyorum neden öyle konuştuğunu.
Gece olmuş,selver ablanın evine bütün mahallenin kızları dolmuş,ha bire dümbelek çalıyorlardı. Öyle maniler söylüyorlardı ki vallahi bizim çocuk halimizle yüzümüz kızarıyordu.Bu kızlarda bir araya geldiklerinde çok edepsiz oluyorlar.Bunun tanığı yada kefili babaannem di.Çünkü o hıdrellez gecesi babaannemde genç kızların arasındaydı.İnanamamış koşup bir hız anneme söylemiştim.Annemde hınzır çocuk diyerek,hem beni çimdiklemiş,hemde merakla yan komşunun bahçesinden babaannemi izlemeye koyulmuştu,.Bir keresinde babaannem,gene hıdrellez geliyor,kimbilir kızlar siz,bir araya gelince ne terbiyesiz maniler söyleyeceksiniz demişti de anlayamamıştım.Demekki kadın aleminde,kadınlar bir araya geldiklerinde böyle söyleşileri oluyordu.Hoş biz erkeklerde,kahvelerde bir araya geldiğimizde bayağı ve aşağılık konuşmaları yapmazmıyız. Şöyle bir düşünün,ne kadar bayağı dedikodu yapanlarımız var aramızda.
Kızlar,ellerinde çiçekler,yapraklarla sarmaladıkları çiçekleri,yazdıkları manilerle toprak bir fıçının içine koyuyorlardı.Neden böyle yaptıklarını inanın hala anlamış değilim.Demek ki o zaman böyle adetlerde varmış.Hep merak eder dururum.Acaba babaannem hidayet efendi için ne yazmıştır diye.
Bütün kızlar manilerle süsledikleri çiçekleri toprak fıçıya koyduktan sonra,duayen sayılan,o yüzden evinde toplanılan Selver abla gelir,toprak fıçının ağzını tüm kızları diz üstü çöktürüp,ellerini açtırarak,hiç bir zaman duyamadığım dualar ettirerir ve amin dedimi kızlar sevinçle ayağa fırlarlardı.Bu duadan sonra tüm dileklerinin kabul edileceğine inanarak başlarlardı sabaha kadar oynamaya.
Ama ne oynamak.Her biri eteklerini beline dolar,o gece için giydikleri özel çamaşırlarını göstere göstere kalçalarını sallar,gecenin ilerleyen saatlerinde sütyenler bile fora edelirdi.Ah o zaman bizi bir görmeliydiniz,gözlerimiz fal taşı gibi açılmış,hiç bir kalçayı görmemezlik etmeden,fora edilmiş sütyenlerin ardından görünen o muhteşem ve ellenmemiş memeler karşısında,ellerimiz bacaklarımız arasında,ter içinde inlerdik.Ses te çıkaramazsın.Ya yakalanırsan.Bizden önce Mustafa bir yakalanmış, kızlar Mustafayı bir dövmüş,inanın ellerinden zor almışlar.Bunu dinleyen biz zamane veletleri ses çıkarırmıyız. Ama kendimizi kontrol edebilirmiydik hiç.Ter içinde,ellerimiz bacaklarımız arasında,yeni ergenliğe adım atan bizler o anda inlemezmiyiz.İşte sessizliğin bozulduğu an.Kızlar hemen bizim bulunduğumuz duvara doğru koşmaya başlayınca,aman bre,kaçanın anası ağlamaz,Yakalanınsa vay haline diyerek ıslanmış pantolanlarla eve nasıl gireceğimizi düşünerek bir kenarda otururduk.
Sabah olupta kızlar,hıdrellez ateşini,köşe başına topladıkları hasır sergenleri yakmaya başlayınca, başlarlar ateşin üstünden atlamaya,geceden kalan özlem ateşlerini,bekledikleri ve kavuşmayı diledikleri yavuklularına bütün engelleri aşarak gideceklermiş gibi ateşin üzerinden atlarlardı.Tabi elleriyle topladıkları etekleri o anda açılır ve bizim gece mani yakarken gördüğümüz o güzel bacakları ortaya çıkardı.Mahallenin gençleri de ateşin başına gelir,kızlarla birlikte ateşin üzerinden atlarlardı.O sırada mahallenin gençleri ilgilendikleri kızlara,şöyle gülümseyerek bakar,aralarından önceden işi pişirmişler varsa el ele bir tenhaya doğru kaybolurlardı.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta