MANGAL KEYFİ (3)
Siz küçük bir çocuğun neler düşleyebileceğini hiç düşündünüz mü? Hele bir düşünün şöyle.Biz 68 kuşağı gençliğini oluşturan yaş gurubunun çocukluk ve yetişme yıllarındaki yaşadığı koşulları ve o koşullardaki yaşam biçimimizi bir düşünün önce. Öyle kolayına kaçmadan ama.
Küçük bir çocukken ve babaannemin esareti altındayken,neler yaşadım neler.Aslında esaret gibi görünen yaşamımın ne büyük dersler almama sebep olduğunu yıllar sonra anladım.
Bizim çocukluğumuz teknoloji yoksunluğu içerisinde geçti.Yalnızca evlerde
Radyo,pikap bulunur,arasıra da özellikle yaz mevsimlerinde açık alanlardaki yazlık sinemalara giderek eğlenmeye çalışırdık.Hele mevsimsel olarak gelen,hıdrellez, bahar aylarına özgü piknik gezmeleri olurdu ki her bir piknik ayrı bir öykü olurdu.
O zamanlarda biz erkek çocuklar,bizim orada cilli denir,misket oynamaya bayılırdı.Birde döndürek oynardık ki,şimşir döndüreği olanlar takoz döndürekleri kırmak ve gol atmak için elimizden ne gelirse yapardık.Oynadığımız oyunlarda kullandığımız oyuncakları genellikle kendimiz tasarlar ve yapardık.Yani oyuna göre oyuncak tasarlardık.Karamela kağıtları,alt mı,üstmü oyunları? Daha neler neler.
Arada çeşitli satıcılar mahallemize geldiklerinde başlarına toplanır,parası olanlar,koz helva,pamuk helva,kancık helva,çalgılı macun,manili damla sakızı,ve illede tatar ramazanın o tekerlemeleri ile süslü bol şerbetli tatlısından yerdik.Yaz ayları geldiğinde elle çevirerek yapılan o olağan üstü dondurmalar olurdu ki gerçekten bu gün yapılabilse,yapana bir servet kazandırır.Bizim oranın kazan simidini de yabana atamayız.Bu yaşa geldim en büyük tüketim malzemelerinden biridir hala. Susamlamadan önce kaynayan kazandaki suya atılır ve sonra susamla kaplanarak fırına verilir,nefis bir doyum malzemesi olurdu.
Birde mahallemizde kaç göç yoktu.Oyun oynarken tüm evlerin kapıları kilitli olmadığı için dalardık içeriye ve evden eve geçerek çeşitli oyunlar oynardık.Böyle zamanlarda girdiğimiz evlerde nahoş olaylara tanık olur,akşama bir güzel dayak yerdik.Evin erkeği,bir ara fırsat bulur evine gelir ve odasında karısıyla kaçamak yapar sevişirdi.Bizim o sevişmelerden ne haberimiz olsun ki.Dalarız evden içeri,o evin çocuğuyla birlikte,dalarsın odaya,hayda o da ne,Yatakta arkadaşımızın babası, annesini yatırmış,cıs cıbıldak sevişmekteler.Derhal oradan kaçardık amma,akşam olunca ne yapsan kulakların çekilir,bazende dayak yerdik.Adam fırsat bulmuş eve gelmiş,o arada karısıyla sevişecek,sen çocuk oyununla adamın sevişmesinin içine edeceksin. Olur mu ya? O nedenle öyle zamanlarda,akşam olmadan önce ben babaanneme gidip durumu anlatır ve dayak yemekten kurtulmaya çalışırdım.Çoğu kezde dayak yemez ve babam benim yüzümden babaannemden fırça yerdi.Ne olsundu ki,adamda kapısını kitlesin,bunlar çocuk,ne anlarlar sevişmeden,evde kimse varmı yokmu bakarlarmı? utanmadan şikayetmi ediyorlar,vallahi onlara öyle şeyler söylerim ki,insan yüzüne çıkamazlar.Babam dişlerini sıkarak bana bakar,dayak yememenin garantisiyle babaannemin kucağına iyice sokulurdum.
Baba annem gerçekten osmanlı kadınıydı.Ne sözünü esirger,ne hakkı olanı ayırır, nede dostlarını kayırırdı.Hatta bir keresinde teyzem eve gelmiş yüzü alı al,mor bir haldeydi. abaannemin öfke dolu kükremesiyle neler oluyor diye kapı aralığından baktım. Teyzemi karşısına almış “”be hey allahtan korkmaz,kuldan utanmaz,Sen kadın değilmisin,sen olmasan kocanın erkekliği ne işe yarar,Kocan olmasa senin kadınlığın ne işe yarar.Kadın ve erkek bir elmanın iki yarısıdır.Ancak ikisi bir arada olunca bütün olurlar,sen hala bunu bilmezmisin? ”diye söyleniyordu.Teyzem ama diye söylenecek oldu.”Bak beni iyi dinle domuz şey,geçen gün oğlunu kızlarla sarmaş dolaş görmüşler,hani o fındık fatma parkta mı ne görmüşte günde sana söylemişti. Sende gubarmış,eh babasının oğlu,çapkın çocuk diye öğünmüştün.Peki senin oğlan ahmet’in konuştuğu kızın ailesi yokmu,o ailenin şerefi yokmu,oğlun olunca gubar, kızın bir erkeğin elinden tutunca orospu muamelesi yap,olacak şeymi bu.Sen kocanla azmı gizli gizli buluşurdun,sen şimdi orospumu oldun.Hayır.Öyleyse kızına neden zulmediyorsun.Alırsın karşına bir güzel anlatırsın.Öyle alemin gözü önünde gezmemesini,el ele,yanak yanağa görünmemesini ve dikkatli olmasını söylersin, Şimdi anlıyorum,senin kız müyesser kaç gündür yüzünü göstermeden geçip gidiyor.Sanki topallıyordu da,yoksa kız hınzır,o yüzdenmi dövdün kızını” diye sordu.Teyzem evet dedi başını öne eğerek.Mualla hanımlarda gün vardı.Orada konuşurken içeri firdevs girdi,kısırdan tam bir kaşık almıştım ki demesin mi? Kız,semiha,benim adam senin kızı temenyeri parkında bir oğlanla sarmaş dolaş görmüş,nerdeyse öpüşeceklermiş, senin kız fingirdek bir şey galiba,onu biraz dizginle yoksa kucaklarda gezer billahi.Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki.Nasıl oldum bilemezsin.
Kız sende çok avalak bir şeysin dedi babaannem.Firdevs’in ağzını tıkayamadın mı? Ayol o zilli,düğününden beş ay sonra doğurdu da ne dedikodular çıktıydı.Dua etsin bana.Herkesin ağzını kapamıştım.Şimdi o zilli kendi yaptıklarını unutuyor,elin kızının gezdiği arkadaşları için dedikodu mu yapıyor? Ben onu bir göreyim bak nasıl benzeteceğim.Hem artık öyle hamamda kız beğenmek,görücü usulü evlenmek bitti,şimdi gençler tanışarak evlenmeye bakıyorlar.Eh gezerken de azıcık sevişip koklaşıyorlar da.Ne varmış bunda.Ateşle barut yan yana ne kadar durabilir ki?
Teyzem “eh sen böyle diyorsun,ama babası bir duyarsa dayaktan bir yerlerini kırar,ondan korkuyorum.Sus dedi babaannem,sende erbab ol,duyurma adamına. Birşey söylerse de,sen beni azmı sıkıştırmıştın,zorla azmı öpmüştün falan deyiver,ağzını kapat.Kızına da söyle öyle aleni yerlerde oğlanlarla gezmesin,dikkat etsin.Sonra gizli ilişkiden burunsuz çocuk doğar deyiver.Teyzemin yüzü allanıvermişti.
Teyzem,Tamam koca anne diyerek evden çıktı.Babaannem homurdanarak mutfağa yöneldi.Birde, bizim gizli saklıyerlerde gördüklerimizi,babaannem bilse kimbilir neler söylerdi.Ama olsun,bilmesi gerekmez.Mahallemizin kızları ve gençlerinden bu yüzden az harçlık almazdık hani,sus payı olarak.Ama bizim amca oğlu vardı ki,hem harçlığı alır,hemde gider herkese söylerdi.O yüzden amca oğlunu kimse sevmezdi.Kimse artık para vermediği için beş parasızdı ve ne alırsak, elimizdekinden o da isterdi.Müzevirlik ne kötü bir şeymiş.
Kayıt Tarihi : 30.6.2005 14:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tebriklerimle...Saygılar
TÜM YORUMLAR (1)