MANGAL KEYFİ 2 (DEVAM)
Babaannemden kurtulup sokağa kapağı attığımızda,mutlaka ya tatar Ramazan,ya çalgılı macuncular,yada damla sakızcı Pomak arif efendi sokakta olurdu.
Her birinin ayrı hüneri vardı.Pomak Arif efendi,damla sakızı satar,adımızı sorar ve adımıza maniler türetirdi.Her sakız verdiği çocuğa,‘sakın ha cam kenarlarında sakız çiğnemeyin,Allah korusun bir patlatırsanız tüm camlar kırılır,sonra babalarınızdan dayak yersiniz’derdi.Bizde sahiden inanır ve sakızı çiğnerken,cam kenarlarından uzakta dururduk. Hele sakızı söyle bir balon yapıp şişirdik mi,ucunu kıvırır en büyük sakızdan balon şişirmenin gururunu taşımak isterdik.
Ya çalgılı macuncular! mahallemizin komşu mahallesinin müdavimleri olan çingeneler, ellerinde gırnatalar,darbukalar ve birde yanık güzel sesli birisi olurdu,başlarlar müzikleriyle şarkılarına,tüm mahalle çocukları peşlerinde,duraklayacakları köşe başına kadar seğirtirdik. Bir köşede durdular mı tüm çocuklar evlere koşar,artık evde kim varsa,Anne,aba,anneanne, babaanne yalvar yakar para istemeler başlar,kimi çocuklar terslenerek evden üzgün ve perişan çıkarak tekrar toplanırlardı satıcının başına.İşte o zaman satıcıdan bir şeyler alan çocuklardan,evlerinden para alamamış çocukların ağızları bir karış açık,arkadaşlarının aldıkları macunlardan bir ısırımcık olsun vermesini isterlerdi.
Çalgılı macun nedir bilmeyenler için anlatmak gerek.Hani genç kadınlığa geçildiği günden başlayarak kadın cinsinin tüyleri için yaptığı yumuşak ağda var ya onun, renkli ve meyveli karışımlarından olan şekerleme türüdür.Kocaman bir baklava tepsisi,içinde üçgen gözlere ayrılmış ve renk renk ağızlarımızı sulatan şekerlemeler olurdu.Ama o şekerleme,bir küçük sopacığın yada çubuğun ucuna şöyle tornavida misali bir şeyle kabından kazınıp çubuğa dolandı mı,elimizde,sanki dünyanın en tatlı şekeri yalanıp dururduk.şimdi bu zamanı yaşayanlar,o zamanlarda böyle envai çeşit şekerleme ile tanışma olanağı bulmadıklarından böylesi sunulan şekerlemelerle avunurdu.Eh herkes kendi çocukluğunun olanaklarından yararlanmak zorundaydı.Şimdiki çocuklar bu açıdan ne kadar da şanslı.
Eh tatar ramazanı anlatmamak olmaz.Kendi tanımıyla tatar olduğunu söylerdi.Yoksa çocuk haliyle kim tatar,kim çerkes,kim arap yada başka bir şeydir bilemezdik ki.Hoş yetişkinde olsak kimin hangi ırktan olduğunu anlamamız mümkün müdür?
Bu tatar Ramazan revani denilen bir tür tatlı yapar,baklava dilimlerine böler ve çocuklara bol şerbetli olarak satardı.Hele bir tatlı satışı vardır ki işte size onu anlatmalıyım.
Bu tatar ramazanın sesi de güzeldi.Başladı mı sokağın köşesinden bağırmaya tüm çocuklar sokağa fırlar,ama hemen tornistan geri evde kim varsa para isterdik.Eh artık evdekilerin insafına görede aldığımız parayla tatar Ramazanın etrafına doluşurduk.
Bu tatar Aptal Tatar,Kendi Yapar,Kendi Yemez El aleme Satar,Ne tatlı şey bunlar..
Evet beyim,cebine merdivenle ineyim,şapkanın üstünde motosikletle döneyim.
Baylar bayanlar,kahvelerde sandalyede oturanlar,çay kahve içenler geli geliverin.
İri iri beş kuruşa biri.
Baylara beş kuruş,bayanlara yüz para,askerlere yirmi metelik,diyerek
bağırır,arkasından yanık ve davudi bir sesle,Burası Muştur,yolu yokuştur diyerek şarkısına başlardı.
Sorduğumuzda,söylediğine göre babası yemen de şehit düşmüş,annesi ve ablasıyla yetim büyümüşlerdi.
Birde bu günün çocuklarının da bileceği kancık helvacıyla,pamuk şekerlemecilerimiz vardı.Aslında düşünüyorum da,daha ne kadar çok özgün satıcımız ve ürünü vardı.
Böyle bir günün sabah ezanında babaannem uyandırmış ve haydi namaza diye abdest almamı istemişti.Öyle zor gelirdi ki sabah o saatlerde uyanmak.Mutlaka uyumaya devam eder ve babaannemden çimdik yiyerek uyanmak zorunda kalırdım.Aslında her sabah erken uyandırışında mutlaka eve birileri gelir ve bizi evden uzaklaştırırlardı.Namaz bahanesiyle yataktan kalkar,abdesti alınca doğru camiye giderdik.Eve dönünce de içeri alınmaz ama merakla cam kenarından olup biteni merakla izlerdik.
Mahallenin kadınları toplanır,hep beraber ağdalar kaynatılır,sofada yada büyük odaya geçilerek bacaklarında ve diğer yerlerindeki tüyler alınırdı.İşte o anlar bizim merakla bakınıp ne oluyor,kadınlar neden böyle vücutlarına şekerden yaptıkları o macunları sürüyor diye düşünürdük.İçimizde azıcık büyücek olanlar,aralarında gülüşerek konuşur ve elleri bacakları arasında koşturarak bir süre sonra yanımızdan ayrılırlardı.Neden yanımızdan ayrılırlar onu da bilemezdik.Sonraları hepimiz öğrendik ama o anlarda bilmemiz mümkün değildi.
Artık bende ergenleşmiş,kadınlar hamamına alınmaz olmuştum.Böyle bir sabah, babaannem erkenden beni uyandırmış ve camiye yollamıştı.Sokakta bir müddet oynadıktan sonra satıcı falanda geçmemiş olacak ki canım sıkılmış,karnımı doyurmak için eve yollanmıştım.Ama oda ne.Kapı bir türlü açılmıyor.Zorladım,ittim,hatta kapıyı tekmeledim ama nafile.Babaannem gürültü üzerine yukarıdan bağırarak defol,git sokakta oyna, demesiyle bende şafak atmıştı.Evde yine birileri vardı benim içeri girmemi istemiyorlardı.Eh hemen duvardan atlayıp bahçeye girdim.Kiraz ağacına çıkıp uzaktan evi gözledim. Mecburen
Böyle yapıştım.Babaanneme yakalanırsam bir daha evin etrafına sokulamazdım.Dayak yemek de cabasıydı.O nedenle sessizce ağaçtan evi gözledim.’O’hani mahallenin güzel kızı vardı ya.O ve annesiyle birkaç genç kız ve kadın evdeydi.Hah dedim,şimdi kadın kadına bir şeyler yapacaklar ve benim için güzel bir rönt çıkacaktı.Ağaçtan inip sessizce pencereye sokuldum.İçerisinin güzelce göründüğüne kanaat getirince,sabırla beklemeye başladım.
Biraz sonra komşu Hamit abinin genç karısıyla o güzel kızı,babaannem aldı bir odaya götürdü.Ben hiçbir şey göremeyince,camdan o odanın penceresine tırmandım.Hamit abinin karısı mahallenin güzel kızını bir güzel soydu.Kendiside soyundu.Gözlerim fal taşı gibi açılmış,merakla bakınmaktaydım.Birde ne konuştuklarını duyabilseydim.Her şey istediği gibi olmuyor insanın.Hele çocuklukta neler istemezdik ki?
Hamit abinin karısı mahallenin güzel kızını soydu,anladığım kadarıyla ilk gecenin nasıl olacağını anlatıyordu.bunu şimdi anlıyorum.O anda ilk gecenin provası olduğunu anlamama imkan yoktu.Merak ve heyecanla olan biteni izliyordum.Birazda şaşırmıştım.İki kadın sevişiyordu.Ergenliğe yeni geçmiş olan ben durumdan faydalanmayı düşünmekten başkada aklıma bir şey gelmiyordu.O heyecan içinde olan biteni izlerken,bacaklarımın arası ıslanmış,izlemeye devam ediyordum.Hamit abinin karısı giyinerek bir ara dışarı çıktı,birkaç saniye içinde içeri babaannem girdi.O anda suçüstü yakalanan suçluların telaşı içinde büyük bir sesle bğırmışım.Zaten şaşkın ördek gibi,bacaklarının arası ıslanmış durumdayken,birde babaannemi içeride görünce bağırıvermiştim işte.Babaannem bir hışımla cama geldi ve öyle bir bakış attı ki,öle yazdım sanki.Akşama sen görürsün diye paylamasıyla pencerenin kenarından atlayıp hızla sokağa fırlamıştım.Tam sokakta soluk soluğa arkadaşlarımın yanına gelip gördüklerimi heyecanla anlatacaktım ki,evin sokak kapısından baba annemin yazmalı başı göründü ve çabuk buraya gel hınzır çocuk sesiyle eve doğru hızla yollandım. Kulağımın acısıyla ah diyerek ağlamaya başlamıştım ki babaannemin öfkeyle dolu sesi kulaklarımı tıkamıştı sanki.Kimseye bir şey söyleme yoksa seni öldürürüm.Akşama babana da söyleyeceğim,sen göreceksin gününü dedi.Öyle korkmuştum ve kulağım öyle acımıştı ki,babaannemin akşama babana söyleyeyim de gör demesi,korkuma tuz biber ekmişti.
Söz babaanne,vallahi billahi kimseye bir şey söylemeyeceğim diye ağlamaklıydım. Babaannem içeri girmiş,arkadaşlarım merakla bana bakmaktaydı. Arkadaşlarım sessizce yanıma yaklaşmaktaydılar ki evin kapısı yeniden açıldı ve babaannem bana seslendi.Gel içeriye hınzır çocuk.Seni pis röntgenci diyerek içeri aldı.İrice bir çimdikten sonra elini koca donunun içine sokarak çıkınından aldığı parayı bana uzattı.
Bak ağzından bir kelime kimseye bir şey kaçırırsan sonucuna katlanırsın dedi.Eh o kadar zılgıttan,tokattan ve irice çimdikten sonra rüşvetimi de almıştım,artık kimseye bir şey söylemezdim.Nasıl olsa başka zaman babaannemden para istemek için elimde önemli bir koz vardı.Bunu hiç kaçırır mıydım......
Kayıt Tarihi : 23.6.2005 17:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!