kedili kaldırımlarımız var şimdi
çöp bidonlarına komşu
evler ıssız
boş
it enikleri kayıp
vuruldular
olsalardı
ne güzel alırlardı kokumuzu!
sahipsiz kent çukurlarına sığınmış
adsız çığlıklara şefaatini sunan geçitler
gücenik labirentlerde el ele tutuşmuşluğumuz
taşlara mıh gibi vurulan yalnızlığa anlatırdı:
kan kızılından yadigâr
soylu bir dövmedir mirasımız
duyulurdu insan sesi
şurada düşüp kalsak diyorum
meselâ bir çentik atılsa adlarımıza
yok kimse başucumuzda dikilecek
kimse yok
manastır sarısı yolculuğu
ruhunda leke bırakan
sam yeline bağırtıyla anlatacak
akkor potasında külrengine dönüşmüş
salt aşkla beslenen
lâkin biteviye can çekişen kadın ile ademoğlunu
bir köpeğimiz olsaydı hiç değilse
birisi h a t ı r l a t m a l ı diyorum anla!
isterse havlayarak canhıraş arkamızdan
anlatmalı birisi
düşen kalenin taş duvarlarına
yürek isi gibi sinmiş
indigo mavisi aşkın ölümsüz kokusunu
(28 Mayıs 2005)
Naime ErlaçinKayıt Tarihi : 28.5.2005 13:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
gecenlerde biri bana ( ayak ustu )enterasan bir soru sormustu...'neden siir yaziyoruz?'
dusundum ve basta ne soyliyecegimi bilemedim.... oturduk ve cok guzel bir sohbetten sonra, ona sunu dedim ....
1)some poems are written to entertain the angels unaware...... 2)some Tto the spirits hidden there - elimi yuregimin ustune goturerek - .........3) some are written as a lesson to pass on .... 4)but the best ones are like the golden nuggets coming from a tired heart!!!.................VE 'Manastır Sarısı Yolculugun' is one of them! siirce ve sevgimle...
Sarsıcı dizelere söylenecek söz kalmamış.Saygılarımla..
TÜM YORUMLAR (14)