Gökyüzünde matem var, sardı kara bulutlar,
Gök kubbe gürültülü, saklanmış! Ay; Yıldızlar.
Şimşekler çaktığı an, ufka ateş saçıyor,
Fırtına sağanak yağmur, camları kamçılıyor.
Yürekleri ürpermiş, herkes bir şey bekliyor,
Koğuşlar da mahkûm’lar, bu bir felaket diyor.
Zeki Kaman denilen, sadist işkence yapar,
C beşten çıkan feryat, kulakları tırmalar.
Mamak ceza evin de, buz gibidir hücre’ler,
İdamla yargılanan, can ölümü heceler.
Dürüst Oktay denen zat, elektirik veriyor,
Zahmeri de terlemiş, mahkûm feryat ediyor.
Hücre de bir hasta var, derman diyerek inler,
Benzi soluk ve halsiz, çökertmiş işkenceler.
Yaşamaktan çok uzak, benzi sarı göz fersiz,
Soluk alıyor ancak, bu mahkûm çok mecalsiz.
Göz’leri baygın sabit, bir noktaya bakıyor,
Morarmış dudakları, zaman, zaman titriyor.
Göz’leri kan çanağı, ağlamaklı ve süzgün,
Dudaklar kilitlenmiş, mahkûm çaresiz üzgün.
Kalem-i kırılarak, ölüme terk edilmiş,
Ne kadar sürer bilmem, tahammülsüz bekleyiş.
Ne zaman geleceği, bilinmeyen bir ölüm,
Nefesi gırtlağın da, oluyor düğüm, düğüm.
Ölmek gerçekten zormuş, hasta can çekişiyor,
Mamak ölmekten de zor, mahkûm ölmek istiyor.
İşkenceyle yaşamak, ölüm’ den zor geliyor,
Nihayet beklenilen, ölüm gerçekleşiyor.
Gökyüzün de matem var, sardı kara bulutlar,
Mamak hücreleri’nden, tek, tek kayar yıldız’lar.
Gök kubbe gürültülü, ürpermiş tüm mahkûmlar,
Bu gün yine! Mamak’ta, hücre de bir ölü var.
Arz Ederim.
Yazan: Ali Rıza Saygan.
Tarih: 07- 11- 1980.
Yer: Mamak Ceza Evi.
Kayıt Tarihi : 20.12.2012 00:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sene 1980. İhtilâlin ikinci günü. Önce Ankara ikinci şubeye ve sonrasında; Mamak Ceza Evi baş savcılığına teslim oluşum ile başlayan ızdırap dolu günler. Bu şiir-i mi; Mamak ceza evin de A Blok ismi ile tanınan hücreler ve Maymun kafeslerinden oluşan alanda, kafeste ve hücre de kaldığım süre içerisin de ciddi manâ da deform olan sinirlerimin son derece gergin olduğu bir ortamda, görmüş olduğum işkence ve baskıların etkisi ile bedenim de oluşan acılara tahammül etmeye azami gayret sarfettiğim bir gün de; C5 denilen işkence hanede ki işkence görenlerin çığırtılarının, kulaklarımı tırmalı- yor olduğu kasvetli, soğuk, kara bulutların semayı kararttığı bir ortamda ve böyle bir atmosfer içerisin de yazdım. O günkü işkenceci sadist polis me- murları; Zeki Kaman; Dürüst Oktay denen zalimlerin yetmez'! Mamak ceza evi baş savcısı Alb. Nurettin Soyer'in, tarafımdan unutulmaları mümkünsüzdür. Her iki cihan da da ellerim yakalarında olacaktır. Baş savcılık binası altında bulunan C5 ismi ile anılan mahzen de polis memurlarının ciddi işkencelerine maruz kalırken, atılan çığlık ve acı dolu feryatlar, insanlık dışı karakter yoksunu vicdansızın hobilerini tatmin ediyordu. Savcılık salonunda Nurettin Soyerin, kahredici tavır ve davranışları, bardağı taşıran son damlalar oluyor du. Tarih tekerrür etmesini arzulamıyorum. Ancak bu zalimleri asla affetmiyorum. Şiir-i mi bu duygularla yazdığımı ifade ediyor tüm saygıdeğer okurlarıma şükranla- rı sunuyorum. Dua İle. P.A.R.S
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!