Bundan uzun yıllar önce,
Renkli televizyonların her eve girdiği,
Bilgisayarların dünyaya henüz yayılmadığı,
Herkesin kendi işini kendi gördüğü yıllarda
Sıra dışı bir hikaye yaşandı küçücük bir ilçede…
Tilki bir maliyeci olan kiracı ile
Kurt bir hacı olan ev sahibinin sıra dışı hikayesi…
Bu hikayeyi bilenler bile “yok artık diyor” maalesef…
Almanya’da gurbetçi bir işçi,
Kazandığı parayla bina yaptırır bir ilçede,
Babası da hem namlı hem de muhtarlık yapmış ve
Hacı olmuş bir köy ağası,
Binayı babası yaptırıyor oğlu adına,
İlk kiracılardan biri de genç bir maliyeci…
Tam on beş sene boyunca kiraya bir kuruş zam yapmadan
Oturur hacının binasında…
On beş yıl sonra ödediği kira komik olmuştur böylece
Gurbetçi emekli olur döner memleketine,
Hacı da olur babası gibi…
Maliyeci kiracısından kiraya zam ister haklı olarak,
Kiracı da kulak asmaz ev sahibine!
Hacı ihtar çeker kiracısına,
Maliyeci de on beş yıl öncesinden
Ödenmemiş bir vergi borcu çıkarır yüklüce,
Borcun faizini de katmerleyerek günü gününe şişirir hacıya
Tebliğ eder ev sahibinin adresine…
Girdi mi kazık hacıya,
Tutuştu mu Marmara çırası gibi? ...
Maliyeci mesaiden döner evine,
Açar radyosunu, koltuğunda kahvesini yudumlarken
Dinler o şen şakrak türküyü;
Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar…
Çocukluğundan beri para gibi biriktirdiği
Bütün fişleri ve dekontları saklayan ev sahibi
Hemen eski makbuzları aramaya başlar vakit kaybetmeden…
Araya araya dünyasından geçer de mecnuna döner hacı,
En sonunda bulur on beş yıl öncesinin borcunun ödenmiş makbuzunu!
Soluğu da maliyede alır vakit kaybetmeden…
Görevli bir maliyeciye durunu anlatır hemen,
Belgeleri alır maliyeci,
Arşive iner doğrulama yapmaya…
O sırada masadaki radyoda çalan o kıvrak türkü
İnletir bütün daireyi;
Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar…
Maliyeci döner gelir arşivden,
Hacıdan da af diler ısrarla!
“Bir yanlışlık olmuş hacı,
Biz unuttuk sen de unut borcun yok…”
Der utanarak…
Hacı kiracısına yine ihtar verir, mühlet verir “evimden çık” diye!
O tilki maliyeci yine aldırış etmez ev sahibine…
Kurt hacı mahkemeye verir maliyeciyi,
Tarafları dinler hakim, tanıkları dinler, meseleyi incelerken
Dışarıda geçmekte olan arabadan yine aynı türkü yükselir göklere;
Mahkeme salonunu inim inim inletir aynı türkü;
Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar…
Karar çıkar hakimden;
“Yaz kızım…
Taraflardan hacının haklı bulunarak
Maliyecinin medeni kanuna göre evi boşaltmasına…”
Derken hacı maliyeciden kurtulur bu sayede…
Geriye de hikayesi kalır meselenin…
Daha kaç kişi yiyecek maliyeci kazığını,
Daha kaç kişi perçinlenecek devlet eliyle? …
Akıllandırmıyor mu kasabın satırla kovaladığı maliyeciler,
Akıllandırmıyor mu nalburcunun iple kırbaçladığı maliyeciler,
Akıllandırmıyor mu tüfekçinin tüfekle kovaladığı maliyeciler,
Akıllandırmıyor mu?
Devletin yan öküzü maliyeciler
Refahın güvencesi maliyeciler
Kazık atmasalar olmaz mı?
Kayıt Tarihi : 7.3.2015 00:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kurt bir hacı olan ev sahibinin sıra dışı hikayesi…
Bu hikayeyi bilenler bile “yok artık diyor” maalesef…
-----Bülent bey şiiri çok beğendim, izninle sayfama alıyorum sizi ve eserinizi içtenlikle kutluyorum ,başarılaR.
TÜM YORUMLAR (2)