Cihânı âleme aşk ile geldim
Gitmeye değil vuslata geldim
Kanâat gerektır huzuru dergahta
Kanımı sebîl edip sunmaya geldim
Bağladım gönlümü pir kapısına
Padişahı aşka olalı meftun
Melamet budağın'da as karagözlüm
Arı geçmez mi çiçeğinin dalından
Sende gam çekme ey karagözlüm
Pervaneler şemsi'nin narına düşkün
Yıkasın benimi kavim gardasım
Zehirdir muhanetin ekmeğı dahî aşı
Feleğin elinden döndüğüm göz yaşı
Silip de geçerim dost senin için
Hazan vurdu gönül bağıma gülüme
İnsan diye geçme bak
Aynadır herbiri birbirine
Ta ezelden şavkı vurur
Aynadır herbiri birbirimize
Bak ki tanı ne pelenklerden geçirdi
Kiminde doğarsın kiminde batarsın
Güneş değilsin lâkin nurun var.
Yeşil duvağın örtüdür göze
Yine bana gel can dermisin?
Nasıp olsada varsam kapına
Kızılbaşım bendeyi aleviyim
Hem yeseviyi abdalı rumî'yim
Horasandan gelen bir deliyim
Varsın desinler Kızılbaşı Velî’yim
Aslımı sorar isen hoy dan gelir
Ömrümün yükünü aşkın ile attım
Kaybettim bendimi aklımı sattım
Nakşedip, resmini gönlüme astım
Say ettim eşiğini lutfuna aşığım
Tatmayan bilmez seni ey yâr
Çıkıp semâ yı âlemi seyrân eyledim
Kerbelâ'da Hüseyin ile al kana döndüm
Eğildim turaba yüzümü sürdüm
Erenler meclisinde kanber idim ben
Abdal oldum diyari rumu kışladım
Mecnun' ki Leyla'ya bir nazar değil,
Gureba derd-i fenadan bizar değil,
Bağban-ı Mürşid'in hayali gülzar değil
Bülbülün zarını gülden mi sandın?
O'nun sanatı,varlığın nakışında,
Melamet dilde kaldı
Halden haber veren yok
Sevdâ düşte kaldı
Hiç arayıp da bulan yok
Insanın yegane marifeti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!