Tembelleşiyordum, sevmeye eriniyordum. Gözlerimden akıp giden düşlerimi izliyordum kımıldamadan. Sana benzeyen her damlada, ben yitip gidiyordum belki de, ama acımıyordu içim.
Tuhaftı her şey…
Nefes almak seninle mümkünken an öncesinde, şimdi nefretsiz bir unutkanlığa yakalanmıştı aklım. Maksat, seni kaybetmekti. Maksat, sevmemekti…
Öylesineydi sanki her şey. Cümleler dolanırken aklımın kenarlarında seni sevdiğim zamanlarda, şimdi derin sessizlikler vardı. Gelişi güzel söylenmiş hal hatır sormacalardan ibaretti günlüğe yazılanlar.
“Ben iyiyim. Sen nasılsın? ” Ya da “ Şimdi bensizsin ama hala benim misin? ” demek istiyordu kurulan her cümle.
Görüyorsun ya, hep aynı kapıya çıkıyorduk. Biz varken şehrin her köşesinde, karanlık yalnızlıklarımıza tutunuyorduk ya da sana ait olan ve benim olmayanlara…
Biz yoktuk, olmamıştık, olmayacaktık. Bazen yaşamıyorduk sanki. Tavanı çökmüş birer mezardan izler gibiydik hayatı. Ölüydük, sevemiyorduk. Aşık olmak neydi? Sevmek; nasıl oluyordu da, her şeyin başı oluyordu tüm kitaplarda?
Yazıyordum…
Aşkı, özlemi, bazen de içimi kemiren kıskançlığı işliyordum gergefte. Kelimeleri rengarenk boyayıp, saklıyordum seni ve beni iğne izlerine…
Bir sonraki şiir için dilekler hazırlıyordum. Ağaca bağlanmış çaputlar gibi, kelimelerim vardı benim de sayfa aralarında. Yağmur başlayınca sonbaharla birlikte, rengi soluyordu dileklerimin. Benzi solmuş bir sevgili gibi bakıyordu bana. Vazgeçtim sonra…
Sanki, her dilek seni biraz daha öldürüyordu…
Yokluğu yüreğime yakın tuttuğum her an, ölümü öteliyordum kendimce.
Yokluk başka bir şey, ölüm ise…
Bazen de, “…. daha iyiydi” diyordum; hiç olmamış gibi, hiç bakmamış gibi donuk gözlerine… Hemen vazgeçiyordum, küçük bir kız çocuğu oluyordu yüreğim. Bir köşede çökmüş, gözlerimden akan düşlerimi topluyordum.
Çocuk zamanlarım, çok kısa sürüyordu. Erkenden büyüdüğümden mi ne, hayat ellerimden kaçıyormuş gibi korkmaya başlıyordum.
Ben en çok, sevmeye geç kalıyordum, sevmenin ne demek olduğunu bilmediğim zamanlarda bile…
Çocukçaydı, belki de çok geç kalınmış bir işti ama sevmek en önemlisiydi…
Yalanlıyorlardı seni, beni ve kendilerini. “Sevmek; taze bitmiş, kalmamış” diyorlardı. Küstüm işareti yapıp, terk ettiğim günleri biriktiriyordum hatıralarımda. Gönderilmemiş kartlara, dipnot düşüyordum;
“Seni seviyorum”
Çocukluk işte, şimdi bile biraz biraz eteğimden çekiştirmiyor değil hani…
Küstüm sevgili!
Çok uzun zaman oldu, gözlerinde kaybolmayı oynamayalı. Özlemeyi de beceremem zaten oldum olası…
Yüzüm yaş içinde, gözlerim arızalandı…
Funda KocaevliKayıt Tarihi : 13.1.2014 19:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)