ayândır sana makeda
ömrümden daha soyut yüreğinde kalan meçhul
asırların sisini kollarıyla aralayan sevdayla
çöllerim şimdi mür ve laden kokuyor
ve duygularımızın yatalak pastaneleri
birer rub-el hali gibi
şimdi bomboş ve sakin
ağzımızda yeni biçilmiş bir avuç kât, çiğniyor çiğniyoruz
sıyırmak için ömrümüzü sıradanlıktan
birikmiş sperm duygusallıklarını yaşayanlar ne bilsin
tek gecelik iktidarların küçülttüğü çoğunluk
hep nefretle başladılar sabaha
ve şehadetini baldıranla pekiştiren bizler
her fecirde aynı aşkın kutsal boyutlarıyla
ellerimizde buhurdanlık
buhur yaydık şafağa
ayândır sana makeda
yasa gecikmiş ölü yakınları gibi
paylaşılamayan buruklukları gömdüysek yüreklerimize
arı ve pak yanlızlıkları
anlamadan kesilen ahkamı
doğaya havale edip suskunluğu seçmektendir
yoksa
yas evlerinin ilk konuğu
hep ben oldum
hep benim
ayândır sana makeda
gül de çöl de bir yerde aynıdır
susturulan çöl,kesilen her gül
haksız her duygu
batırılan her diken
beni hep günahlara iteler
ayândır sana makeda
küçülmüş ruhlarımızla oynadığımız evcilik
kainatın yüzünde kuramadığımız sahilik
beklenen o kıyameti
odalarımıza doldurduğu zaman
mücerret kılıçlarla karşı konulacak olan
aşk olacaktır
çünkü
tarihin virgüllü ayrıntılarını önemsedik hep
tepelerin,dağların ardındaki meydanlarda
geçmiş harplarin kılıç seslerini
bütün bir tevarihin
sesi ile suçu belledik
ve asrımda
şimdi
şu anda
taşımak zorunda kalmadık mı
savaşları yataklarımıza?
geçtiğin çağları sunduğun râna
bedenini er meydanı bellediği an
artık ne yaptıysak
dönüştüremedik savaşları aşka
ayağımızı attığımız her kapıdan eyvana geçtiğimizi sandık
oysa yutuyordu bizi
o kapılar
o eyvan
ayândır sana makeda
sevgiye dair bir ölçü kattıysak yaşamımıza
asla varamıyacağız çağcıl bir rüyaya
biliyor olmak aşkı tehdit ettiği an
başlayan feodal müdarebe
dünyaya dair kazandığımız alışkanlıkları
yerle bir ediyor zaten kaç zamandır
bedenimden nasıl ayrıldılarsa
masamdan da küskün ayrılan kitaplar
bütün edimlerime aleyhtar oluyor
ve yüreğimin ötekisine soluyor
ayândır sana makeda
çağımıza yaban düşmüş
bir platoniği yaşıyorum amenna
tüketilen birliktelikten arta kalan inatla
bir kente başkaldıran bu vahdet
bastığım topraklar üstünde
anlatabilmek için duruşumu
bana zaman vermeyecektir asla
biz ikimiz
ben ve makeda
bir çoğunluk oluşturabiliriz belki ama
yine yanlızım
bilesin sevgili dünya...
(1994-1996 Burdur)
Mehmet Şerif EkiciKayıt Tarihi : 30.4.2012 15:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!