Üç kaburgayı parçalayamadı satırla
üstelik bir ucundan tutmuştum
eldiven geçirip
sonra belki yirmi iki belki
elli yedinin ritmiyle
vurmuştum
ayrılmadı.
Arka bahçedeki kediler
biz pes edene kadar
yanımızda miyavladı.
"Merak etme kedi,
merak etme,
sen köpek değilsin
takarsan tasmayı
süs diye takarsın."
Benimki gibi mi olsun?
Çıplak kralın terzisinden çıkma
nar kırmızısı
ve zincirleri
kömür karası
bir tasma.
Dinleyin!
Bir çocuk yemin ediyor
gözleriyle görmese de
kulaklarıyla duymasa da
bir ülke var,
orada kimse sadakati
tasmayla
tutmuyor.
Saçlarım dolaş dolaş
taramak lazım
ya da tımarlanmak.
Nal sesleri geliyor!
Nal sesleri yakında!
Rüzgârın önünden koşarsam
saçlarım beni kırbaçlıyor
arkasından
koşarsam ellerin.
Dinleyin!
Bir çocuk yemin ediyor
gözleriyle görmese de
kulaklarıyla duymasa da
bir ülke var,
hava durumu hep kasırgalı,
kimsenin elleri yok
orada herkes dört ayaklı.
Saray havuzundan su içtin mi hiç?
Balıkları altın ravaktan,
paslı oltaya yakalanıyorlar.
Terazi bozuk değil balıkçı!
Krala söyle;
Balıkların hesabını yapabiliyorsa
tahtını tahtadan bir eve
taşıyıp yapsın.
Dinleyin!
Bir çocuk yemin ediyor
gözleriyle görmese de,
kulaklarıyla duymasa da
bir ülke var,
tüm evler tahtadan
fakat herkes altından sanıyor.
Elimde toz bezi,
pembeleri temizlerken,
bir kuş kondu balkon demirine;
"Bir gömütü gözlerde mi aramalı,
göklerde mi?"
İnançsızlar!
Siz öldürdünüz.
Ben
Rab'in makberini
içime kazdım.
Kayıt Tarihi : 11.3.2022 13:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!