-9-
+şiir, şiir yazmanın keyfi ile yazıldığında amacına ulaşır.
+şiir, bize en mükemmel olanı hem özlettirir hem umut ettirir. insanlığın önündeki düşmanlık ve çekişmeyi yıkabilecek olan evrensel düşüncenin yerleştirilmesi ve bunun benimsetilmesi şiirin bir gerçeğidir.
+yazmakta çabuk olabilirsiniz ama iyi bir şarap için onun yeterli olgunluğa gelmesi gerektiği gibi şair de yazdıklarını sergilemeden önce dizelerinin olgunluklarından emin olmalıdır. şair kişi şarabını mahzeninde bekletebilme sabrını göstermelidir.
+her şiir, şairinin bir ölçüde de olsa karakterini taşır. ancak bir şiirden ya da şiir kitabından yola çıkılarak şairin kişiliği üzerine ne denli saptamalar yapılabilir, bu biraz tartışmaya açık bir konudur. Bir eserden yola çıkarak bir şair hakkında yüzde yüz saptamalara ulaşamazsınız. benzer şekilde size yöneltilen eleştirileri bir anlamda eserden yola çıkarak kişiliğinizin yargılanması hatası olarak değerlendirin.
+şiir yazarken başkalarının sizi şair olarak görmesini düşünmeyin. başkalarının sizi şair olarak görmemesini göze alarak, bir ölçüde de bunu umursamayarak şiir yazın.
+yaşam ile kurulan bağ oranında şiir kendini bulur. İnsanlardan nefret eden birisi “insanlık” üzerine şiir yazabilir mi; hiç aşık olmadan aşk şiiri yazılabilinir mi? Yani şairin yaşam ile kurduğu bağ onun şiirinde güçlenerek ortaya çıkar. Ve bazen de şair yazdığı şiirden sonra o şiirle güçlenmiş bir şekilde yaşamla yeniden bağ kurar; onun dizeleri de insanlara benzer bir şekilde, yaşamla güçlü bağlar kurdurur.
+şiir bir kelime oyunudur bazen; ama şiir sadece kelime oyunu değildir. Öyle olsaydı şairin cambaz olması gerekirdi. Doğanın kendisi, mevsimler, zaman, yaşam, ölüm, aşk, nefret, açlık, tokluk, gündelik yaşamın başarısı-kaygısı-başarısızlığı-umudu, para, fakirlik, geleceğin umudu-korkusu-kaygısı, hayaller, ihanetler ve yaşanılan mekanın bütün bunlarla ilişkisi, yaşanamayanlarla birlikte yaşanan gerçeklikler gibi insanı etkileyen şeyler olmadan şiir de olmazdı. Ya da bunlardan bağımsız yazabilen bir şair varsa, o kişi yetenekli bir kelime oyuncusu –bir anlamda cambaz- olurdu.
+siz ne kadar iyi şiir yazarsanız yazın, insanlar sizin şiirinizi kendilerince okurlar –bir anlamda şiirinizi başka bir biçimde yazarlar. Kişinin yaşama bakışı, bilgisi, kültürü, yetişme tarzı sizin şiirinizi anlayıp anlamamasında, beğenip beğenmemesinde etkindir. bir anlamda sizin şiirlerinize yapılan eleştiri, o eleştiriyi yapanın kişinin yeteneğinin ya da yeteneksizliğinin notudur; o kişi ancak o çapta bir değerlendirme yapabilmiştir.
bu yüzden de eleştirileri olgunlukla karşılayın; anlaşılmak için sabır ve zaman gerekir. bir şairde ikisi de vardır.
+Günümüz dünyasına her şeyin çok çabuk tüketildiği bir kültür yerleşmiştir. İnternete girdiğimizde sayfanın açılmasını 30 saniye bekleyemeyiz; bu bizim için çok yavaştır. İstediğimiz siparişi birkaç dakika beklemek bizi sinirlendirir. Her şeyin çabuk ve kolay tüketilebilir bir yönünü tercih eder durumdayızdır. Bu alışkanlığımız çoğunlukla okuyucunun şiir okumasına da yansır. şiir okuru, kolay sözlerle bir anda başlayıp bitirebileceği tarzı daha çok benimser durumdadır; “bu dize ne demek istiyor” diye düşünmeyi sıkıcı ve yorucu bulur. Sonra da şairi “amacından uzaklaşmış, mesajını vermekte zayıf” dizeler yazmakla suçlar.
Bence şair bol olan sabır ve zamanını bu tür eleştirilere cevap vermek için harcamamalıdır. Şairler şiir yazmak dışında bir şey daha yaparlar; şiiri sevdirirler; şiiri okumayı öğretirler, şiiri anlamayı öğretirler –bunu da severek yaparlar.
Şairleri daha çok şiirleriyle tanırız ve öyle hatırlarız; ancak keşke şairler şiiri anlatmak için yazdıkları düz yazılarla hatırlanabilselerdi. Şairler bunu başarabildiklerinde şiirlerinin okuyucuda bıraktığı keyiften de keyif alacaklardır.
+şiir yazıldıktan sonra şair şapkanızı çıkartıp okuyucu şapkanızı takın; ve şiirinize bu gözle bakabilme refleksinizi geliştirin.
şiir yazdıktan sonra “hemen paylaşma” hastalığına tutulmayın; bu hastalık şiiri kontrol edip düzeltmenizin önünde bir engeldir. aslında bu hastalıktan hiç kurtulamazsınız; ancak bu hastalığınızı zamanın ve sabrın denetimine teslim etmeyi başarabilen şairler “bu şiirin bir yerinde eksik var; ama nerede? ” diye düşünebildikleri için eserleri daha geniş kitleye ulaşır.
mezar taşı çok ağır olmasına rağmen onu ancak bir ölü taşır. eleştiri de bazen çok ağır olmasına karşın şair onu da taşır. bazen eleştiriler karşısında ölü olmak iyi bir cevaptır.
+bir kelimenin hece uzunluğunun şiiri okumayı zorlaştırdığını, kısa sözcüklerin okunuşu kolaylaştırdığını göz önünde bulundurun.
+şairlik bir masa başı uğraşısı ya da hobi işi değildir. en kötü haksızlığa uğradığında ya da en haksız eleştirilerde bile bir şair adam öldürmez, kavga etmez; gerçekte bunları aklında bile istemez.
şair olan ile şair olmayan arasındaki fark trafikte araba kullanması yönüyle bile ayırt edilebilinir olmalıdır. şair bir işçi/memur ile şair olmayan bir işçi/memur arasında da bu yüzden fark olmalıdır ki, şair, şiirleri yoluyla yarattığı “mükemmel dünyaya” halkını çekebilsin; aksi bir durum şairin şu anki dünyaya benzemesi demek olur.
+şairlik gönülden yapılan bir iştir –karşılık beklemeden vermek, karşılık beklemeden paylaşmak gönüllülüğüne dayanır; kitabını bastıracak yayınevi bulamasa da yazmaya devam eder bıkmadan.
+şair sadece şiirleri ile değil, bilgisiyle ve insani yönleriyle birlikte yaşadığı topluma, yaşadığı çağa yaptığı etki ve katkılar ile de hatırlanmalıdır.
İlhan KeskinözKayıt Tarihi : 21.9.2007 09:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İlhan Keskinöz](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/09/21/makale-9.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!