Hazreti Âdem’in (as) iki evladı;
Hâbil ve Kâbil’dir onların adı.
Aralarındaki sorun uzadı,
Her ikisi de bir kurban adadı.
Hâbil sundu malın en iyisini,
Kâbil’se mahsulün en adisini.
Merakla tuttu herkes nefesini;
Acep Hakk makbul görür hangisini?
Kurbanı kabul edilmeyen Kâbil,
Hâbil’e seslendi buna mukabil:
“Allah’a yemin olsun ki ey Hâbil!
Ben seni öldüreceğim, bunu bil!”
Hâbil soğukkanlı; var teslimiyet,
Gönlü tertemiz; taşır hüsnüniyet:
“Kararlısın, anlaşıldı vaziyet,
Cehennemde görürsün sen eziyet.”
Hâbil kullandı nasihat dilini,
“Kaldırmam, sen kaldırsan da elini.”
Kâbil silemedi öfke selini,
Aşamadı nefs, şeytan engelini.
Kıskançlık ilk cinayeti işletti,
Dünya ve ahiretini kirletti,
Bu vakıa yüce arşı titretti,
Âdemoğullarına bir ibretti.
Ceset ne olacak? Çaresiz kaldı,
Şaşırıp olduğu yere çakıldı.
Derken gözleri kargaya takıldı,
Hayretle gözledi, bu ne akıldı!
Bir karga toprağı eşeliyordu,
Ölmüş kargayı gömüp geliyordu.
Adeta Kâbil’i eğitiyordu,
Ne yapacağını öğretiyordu.
Hayır ve şer yolunda çığır açan,
Biçecektir ektiklerini saçan.
Ey Kâbil, kurtaramazsın sen paçan!
Senin için de çalmaktadır bu çan.
Kayıt Tarihi : 26.9.2025 17:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!