Bakır gecenin kuyruğuna bastığımda;
Çiğ sabahtı çığlığını duyduğum.
Nisan’dı Ay’ın kemiği kestiği
Aynada ateşin ihanet dansı
Çiğnenerek geçilen sırçalardan damlayan koyu bir kırmızı
Dokundum; bir bir yansıyanlara
Kir içinde kalmış ellerim
Kırk nöbetle, kırk su, kırk duayla yıkasınlar
Şahlanmış atın yelesindeki martı koşturur dörtnaldaki çıbanlı mıhlarla
Şimdi hangi siyahlara neşter vurur?
Hangi karanlıkları kucaklar yeniden?
Denizi kanatlarından alınmış koyağı kehribar bulutlar
Ve ben…
Hangi zamanın eş anlamındayım şimdi?
Ya da bu yaşanan hangi tekerrür?
Kaçıncı lahzadır?
Sancılar çekip çaresizlik kamçısını vurur
Zamanın arkasında izler var ki ezalı ehrama bürünür.
Ey Bük!
Bir kez daha al koynuna sırrın olayım
Ben çalılarını avuçlarım; sen mavilerimi sakla
Kıymığı batsa da tenime son sesin;
Beklenilen hep aynı Mai düş nasıl olsa.
Bir oda mahkûm
Kaç zaman oldu bilemem duvardaki kana bakarım
Bu prangalar çok eski, bileklerdeki izler gibi
Nezaret duvarının gözü üzerimde kalmış ben ise firari
Bir çocuk Ay’ı işaretlesin
Yüzüne siyahtan bir peçe unutmasın
Peştamalına yıldızları toplasın
Göz kırpsın yaranın kabuğuna
Yitik umutlarını eksin gavdan çamuruna
Sonra bir demet Mayıs çiçeğiyle taç yapsın saçlarıma
Ve vaktin bittiği yerde Şems’i beklesin
Ey Aşk!
Sana sözüm kalmadı bilirim ki sükûnetin ikrarındır
Duruşun başı dik; korkusuz olmalı kamburuyla ezilip çöken değil
Paslı çivilerle yaslandığın duvarından
Kaldır da başını bak en uzağındaki silüetine
Bırak bıçak saplandığı yerde kalsın
Kalsın ki irinli yara hep kanasın
Uzat ellerini; kızılcık şerbetini içir avuçlarınla
Düşlerimi bas bağrına dokun her birine
Biraz sarıl, öp, dizlerinde uyut; ve yine sen sus!
Nihayetim istemsiz beyaz huzur.
Vakit geldiğinde Aksaçlı’nın pençesinde Ay’ın gökyüzü sancılarla yırtıldı
Ürkek kanatlı martı tırnaklarına semadan dökülen ateşleri topladı
Çıralarını yakıp son bir iç çekişle rüzgâra ve yağmura seslendi ki;
Yazmanın oyasından ıslak bakan artık ağıtla inlemeyecekti.
Ben ise terkindeyim şimdi
Ertelenen Mai düşlerimin.
Bozat; o sandıktan bir kez daha bak bana
Gülüşünle yalnız sen beni öldür ve izin ver kırılmış dizinden bir kez öpeyim.
Ben, söndürdüm içimdeki mumları bir bir…
Yatırı hatırlanmayan bir duada kaldım
Ya da hangi sabahtı Tarık’ın eteğine sarıldığım?
Niyazındayım secdesine kapandığımın.
Ve gökyüzü şimdi benim için mavi
Ve ben gökkuşağına son düğümünü attım
Son rengini buldum
Mai gibi
Bir yanı sükût, bir yanı huzur.
Kayıt Tarihi : 28.1.2015 18:18:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Figen Denoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/01/28/mai-intihar.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!