-Sürdüm yüreğime yazgının yazılmamış meçhullerini. Mecburlarının çobanlığına başladım.Aklımın aç kurtları gezindi durdu doyumsuzluklar merasında.
-Acıkmış gönül perileri doyumsuzluklarının ilanını vermeye geldiler.
Aklımı çeldiler. Bir öpücük kadar dünyayı yakından tanıttılar.Bir erkeğin bütün erklerini alt üst eden şehirsiz ,isimsiz; ama aklı çeldiren istendikleri yaydılar.
-Kutsanmış uzakların vardı.Bekleyiş kızartılıyordu sol yanımda. Sen ile sensizlik yeşermişti nadaslarımda. Sana benzeyenler benzetme sanatı yaparak telmihini yüceltmek istedim sadece.
-Nidalarını sussun diye. Tenasüplerin münasiplerimi örtsün diye öyle sanatsız, kurgusuz, hazlara hazırlık dersi verdim Şehrinaz.
-Efkârlar kâra başlayalı acıların zemberiği yüreğimde boşaldı durdu. Dışım çok mutlu bir ayna gibi; ama içim aslında hüznün can kırığına kırkayaklık ediyor.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta