Körüne atılan tohumlardı
Titremez dilin
Böceklerin telini kırdığı gitardan
Viran bir aşkın çeteleri ipine
Aşağı mı tükürsem?
Yoksa…
Ey hayatın salgısına bel vermiş yoldaşım!
Sen o dünyanın yedi kıtasına ve yedi kat derinine inen gözlerinle
Kat kat iç geçirip yumoş edemediğim külçe tutukluğuma gel
Boynumdaki halatı çöz de
Kirpikleri kavuşmayan akşamlarıma…
Göreyim Aragon’un Elsa’sındaki dalgakıranı
Nadasa bırakılan bir topraktık
Ölçülmedi dönümlüğümüz
Kuşların şans topuyla oyalanan
Yaban elmalarımıza güldün
Şimdiye kaldırılan her şerefede
Dilini yutan öyküler giydik
Haramilerin atladığı yerden
Küplerimizin rengine krater süsü çizerek
Biz damarına çekilirken iki ayrı pırnal dalının
“Of”lu izmaritlerini fırlatanları izle
Kadehlerden ağan kadife ışıkla
Çakalların tüylü ağızları köpürecek
Bekle…
Benden kaçan sokaklar olmadı aslında
Kendime zil çalmayan kulvarsız nar öpücüğü
Alnında yıldız armasıyla süvari gezmeleri
Devam edin…
Cebinize indirdiğiniz kayıp kimliklerle dolaşın
Sakın!
Vermeyin sahibine
Sanısız kalsın sarhoşluğum…
Bakın!
Şapkamı çıkaracağım şimdi
Şarabın da sülalesine…
Kayıt Tarihi : 12.3.2007 14:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!