Mahşere savrulan küllerim Şiiri - Salih ...

Salih Eymen
27

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Mahşere savrulan küllerim

Babil de yok edici bir rüzgâr,
uyanmayacağım sonsuz bir uyku sonrası
insan çığlıkları toprağın derinliklerinden
iniltiler dilimi bağlarken ayaklarından
isimler niteledikleri nesnelerden birer birer koptular..
sözcüklerim bir dizi gelişigüzel işarete bıraktı kendini.
cebrail’in vahiyle senin benimle,
dilin Tanrı'yla ilgisi kesildi
yiğitliğim tutsak, güçlü bedenim paramparça
Semiramis’in asma bahçelerinde asılı bıraktı kimliksizliğimi..
yoksulluğum sonsuza dek viran,
Mutluluğum;
gazaba uğramış Tanrının affedilmeyen dilencisi kılığında
Petersburg’un beyaz-i gecelerine savurur kendini..
karanlık perdesini yırtmış,
şehir korkudan ağlayışlar kusarken
neva nehrine serilmiş bedenimin üstünden
gecen acımasız ayakların postalları
çiğnerken hikayemizi..
petro-pavel kalesi’nde gömülü arzularım
çarın dişlerinden ayrışıp dökülürken Kan Kilisesi’ne,
ziyaretçiler iç içe geçmiş hayallerimi
matruşka bebeklerden düşlerimi pazarlarken,
moyka nehri çıldırtırcasına Russky votkasıyla
ebedi aşk ateşimi körüklerken içimde
Afrika-i kayboluşlar başlıyor..

ve bir anda;

ortaçağ'da bir şehrin kuytularına sızmış
pelerinli casus gibi
Venedik’te gün ışığıyla yıkanan
dar arnavut sokaklarında bulurum kendimi..
“s” seklinde sürüklenen kanallardan
matemin rengi siyaha boyanmış gondollar
veba bulaştırırken benliğime,
İç Çekişler Köprüsünde içsel cinayetlerin
Jiletin bileğimi öpmesi
en radikal vazgeçiş saniyesi intiharlarım son kez yarışır seninle…
elimde toskana şarabım,
mitolojik ve dinsel bir ayin ertesindeyim sanki,
troia kralı priamos gibi kaç kez yıkansam şaraptan
nefsine pay edinirdin ağzımdan düşecek küfürbaz sözleri..
İsa’nın kanıdır diye salkım yemeye zorlanan papaz biçareliği
simdi şarap tadımı duyularımı esaretine mühürledim
kaç kez fakir düşecek boş şişeler bardaktan.
daha kaç çığlık vursun vicdanini on ikiden?
adsız saatlerimde seni kendime saklamam için,
kaç esaret şarkısı istersin kelimeleri gözümden söylemek için,
hangi kölenin kurtuluşunda özgürleştireceksin beni,
daha kaç mülteci sürgün düşecek bedenimden,
kaç şiirden düşsün terbiyesiz hecelerim?
ve daha kaç can çekişimde inlesin sensizliğim
tüm kadınların güzeli Helen'i sevgilim.
daha kaç Truva yıkılsın kabemin şehirlerinde
hangi ovaları dağlaştırırken güçsüz bileklerime
hiç kesilmeyecek mi nilden taşan sızılarım
hem felaket üstelikte nasıl bereket sunarsın
ganja küllerimi savururken..
işte bak sıyrıldı bedenimden ruh,
tebessümle hayretle izliyor olup bitenleri;
hey! ! ” güzeller güzeli Meleklerin sakıt lideri sevgilim,
bilmedin, bilinmedi verilen değerin kıymeti;
seni sevmek ölmek demekmiş meğer
vuslat diye çıktığım yolun, ecele gitmekmiş gördüm,
düşünmedim yürüdüm, yürüdüm
serildi yüreğimin önüne turladığım dünyanın dört bir yanı
ve tüm güzelleri İttim,elimin tersiyle bir bir..
dedim sevgime hırsız olan bu melek onların hepsine değer..
yüreğimi serdim yoluna,
gönlüm mahpus sende bende ki her şey al senin dedim.
bak ne oldu?
bekledim usanmadım, ömrüne ömrümü özlemlerle ilikledim;
sense; bak! ! !
sevdanın gözyaşlarını depoladığımız şişeleri
acımadın nasıl da kırdın.. toplanır mı?
yüreği kanatan cam kırıkları,
miras dedin sevdanın bana izsiz yanıkları
yaşananlara inat şahittir
sebepsiz mahşer-i mizanda savrulan küllerim..
bırak gururu söyle hadi! ! ! söyle de;
itirafın olsun söyle de yüreğin sükûn bulsun! ! !
hangi rüzgar Nemrut’u gölgede bıraktırmana yetti..
hangi duygu sardı sarmaladı ruhunu;
Firavuna rehber, cellada eş etti,
nasıl bir el tokatladı ki seni benden yad ellere döş etti..
hangi kara yel aşırdı kuytulardan kaptı
kuzgunlara leş etti..
söyle! ! ! durma da söyle,
nasıl bir his kapladı o naif ruhunu:
habilim olmuş cananı kabilim olmaya iknaya yetti..
hangi yönden esti o deli poyraz
iki canı bir korda kül etmeye yetti..
kendine bensizliği dört kitabın hangi ayetinde
bir hak,bir ferman-ı sevda buldun..
çevirme bırak artık o külçeden beter başını…
bakma bir sağa bir sola
yıkma yay gibi gergin kaşını
öyle kalsın silme sinende ki bu aşkın madalyası gözyaşlarını
gösterirken aklın aşka dair kıbleni:
eşeleme toprağı incitme bu teni,
bilmezmisin, çoktan gömdün
sensizligin hırkasıyla sarıp
cansız bıraktın bendeki bu seni..
ara kesin bulursun göğsünde
maziden kalan o sıcak busemi…
durma! hadi..
durma! çek hançeri de bitir şu işi:
sapla da yırtılan yüreğime ilk hamlede hayat bulayım..
ve bırak öyle kalsın,
virane gönül köşkümün girdabında senle öleyim.
bırak ta, …
kana buladığın aşk deryasında senli sonsuz
Kalayım..
29.10.21012

Salih Eymen
Kayıt Tarihi : 29.11.2012 13:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mavinin Çığlığı
    Mavinin Çığlığı

    İlk okuduğumda bir kez daha okuma ihtiyacı hissettim.Yüreğimi derinden etkileyen satırlar gerçekten.
    ..../hey! ! ” güzeller güzeli Meleklerin sakıt lideri sevgilim,
    bilmedin, bilinmedi verilen değerin kıymeti../O güzel yüreğinize sağlık.

    Cevap Yaz
  • Nursel Özsen
    Nursel Özsen

    Şahane... Severek ve beğenerek okudum. Kutluyorum. Selam ve saygılar ..kalemin daim olsun
    ..

    Cevap Yaz
  • Salim Erben
    Salim Erben

    hakikaten güzel olmuş
    beğeniyle okudum yazarım
    dürüst sade paylaşımlar
    her zaman saglam yürekten
    inci gibi dizilir
    ellerine saglık diyorum kutlarım

    ..

    Cevap Yaz
  • Metin Hanlıoglu
    Metin Hanlıoglu

    nasıl bir his kapladı o naif ruhunu:
    habilim olmuş cananı kabilim olmaya iknaya yetti..

    Tebrik ederim güzeldi

    Cevap Yaz
  • Gülali Ölmez
    Gülali Ölmez

    bırak ta, …
    kana buladığın aşk deryasında senli sonsuz
    hayat bulayım...
    Tarihler boyu süren bir aşk geldi gözümün önüne.Gittikçe büyüyen.Yüreğinize sağlık sayın Eyman.saygıyla

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (44)

Salih Eymen