Mahpusluğun en zorudur sinop sevdiğim
Adımda kaç harf var unuttum
Yada kaç harf kaldı bunca yıl sonra
Burada ciğerlerini karadenize haraç verirsin
Damarların nikotine yenik düşer
Demirin soğuk yüzü düşer gölgelere
Dünyanın şekli dört köşedir
Üzerinde hergüne bir çeltik attığım dört duvar
Dört karanlık şimşek,dört pusuya yatmış ölüm
Geriye kalır üç-beş öksürük,ardından külüm
Mahpusluğun en zorudur sinop sevdiğim
Karanlığın en siyahı,gündüzün en kısası,gecenin en uzunu
Bahtın en karasıdır mahpusluk
Şu parmaklıklı küçük pencerelerde
Çiçek yetiştirmek çok zor sevdiğim
Öldürmek daha kolay,daha kolay canı soldurmak
Özümü yakmak daha kolay sevdiğim
Duvarımda yer azaldı diye artık haftada bir çeltik atıyorum
Haftalar bitmiyor sevdiğim
Mahpusluğun en zorudur sinop sevdiğim
Her ranza dibinde acılardan koleksiyon yapılır
Volta sesleri keskin bir bıçak gibi sessizliğe saplanır
Çayın en koyusuna takılır gözler sonra
Sonra yanar bağlamam bağrımda
Yanar dillerde türküler
Ağıtlar kavurur kaderin kara tahtını
Mahpusluk bir yanada sevdiğim
En zor olan sensizliğe mahkum olmak
Gözlerinden bir yıldız gibi düştüm mü sevdiğim
Oysa ben ilk yıldızı gözlerinde görmüştüm
Ruhumun bam teline her vurduğunda zaman
Seni düşlerim düştüğüm bu dipsiz kuyularda
Sana doğarım en suçsuz sabahlarımla
Sana kavuşmaktır duvardaki çeltikler
Sanadır azraile direnişim,bu direnişler sanadır
Anlıyorum yinede sevdiğim,artık sana dönüşüm yok
Saçlarını koklamak,ellerini tutup martıları seyretmek yok
Sinoptan sana anlatacak çok
Çokta sevdiğim artık benim zamanım yok
Yok artık benim zamanım yok...
Kayıt Tarihi : 8.5.2005 19:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)