Hükümlü olmaya gör sanki saatler durur.
Her saat bir ok olup girer bağrını deler.
Kader tokatlarını işte o anda vurur.
Ömrünü çıra gibi yakar mahpushaneler.
Kilitlenir kapılar ateş düşer özüne.
Yanarsın pişmanlığın nara dönmüş közüne.
Duvarlar yalnızlığı vurur durur yüzüne.
Yürek yakan bir hasret kokar mahpushaneler.
Seneler gelip geçer güneş doğmaz bahtına.
Yalnızlık insafsızca konar gönül tahtına.
Bundan sonra acılar yön verir hayatına.
Bütün umutlarını yıkar mahpushaneler.
Sol göğsünün altına gelip oturur acı.
Bu doktorluk iş değil yoktur bunun ilacı.
Kaplar tüm benliğini hasret kokan bir sancı.
Hançeri yüreğine sokar mahpushaneler.
Ağlarsın kaderine yaşını sile sile.
Her mevsimin kış olur hasret kalırsın güle.
Çürütür gençliğini nemli duvarlar ile.
Güneş görmez yönlere bakar mahpushaneler.
Çaresizlik bir anda düşürür seni dara.
Açıldıkça açılır yüreğindeki yara.
Cezan dolana kadar mahkûmsun dört duvara.
Prangayı boynuna takar mahpushaneler.
Kayıt Tarihi : 29.5.2005 02:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!