Ellerimde kelepçeler,
Girdim mahpushaneden içeri.
Gardiyanın elinde anahtarlar,
Beni buraya hapsetti.
Nedir benim suçum, günahım?
Neden beni buraya koydular Allah’ım?
Bir kulunu çok sevince böyle mi olur?
Hayat ona zindan mı olur?
Bu mahpushanede ne gelenim var, ne gidenim.
Ne derdimi soranım, ne halime acıyanım.
Dört duvar arasında geçiyor günlerim.
Ne bir gülen insan var, ne de konuşan.
Herkes başını almış, ellerinin arasına,
Kimi kahredip, lanetler okuyor bahtına,
Kimi köşesine çekilmiş, suçsuzum diye ağlaya,
Kiminin gözünde de o günler canlandıkça,
Karım, yavrum, oğlum diye bağırıyor.
Gardiyan, bunların hali beniz çok üzüyor.
Nereden düştü yolum buraya, Allah’ım?
Bu yaşamı andıkça, artık tövbekarım.
Başka bir mahkumun sazı var elinde,
Dokundukça o sazının tellerine,
Kara bulutlar kaplar, mahpushanenin üzerini de,
Karamsar bir hava eser, türkülerinde.
Mahpushanede de sabah olunca,
Gardiyan bütün dertlerim tazelenir.
Yerimden kalkıp, yatağımdan doğrulunca,
Büyük bir deprem olur, Dünya başıma yıkılır.
Gardiyan diyor: “Mahpushane kıyısı tel örgü”
Benim için gelip giden yok mudur, bir görücü?
Ben buraya düşeli altı ay olacak,
Yok mu? Mahpushanede halimi soracak.
Yeni gelin ile birde çocuğumu,
Bırakıp geldim, kestim umudumu,
Tanrı’m bende midir onların suçu?
Neden onlardan ayrı koydun, benim yolumu?
Onları andıkça durmaz ağlarım.
Ağlamaktan da gözlerim görmez, artık âmâyım.
Gardiyan, ziyaretçin varmış diye bağırırmışsın.
Gelenler ya geri gitsin, yada beni aramasın.
Yıkılmış hayatım, tutmuyor ellerim.
Güzel söz söyler iken, sukut etti dilim.
Yavrum gelmiş, “babam” diye ağlarmış.
Gardiyan çöz ellerimi de, yavrumu bulayım,
Görmeyen gözlerimle seveyim onu,
Ben onu tanımasamda mahpushanede,
Gardiyan beni götür onların yanına bir kere,
Ağarmış saçlarımla tanırlar beni belkide.
Yavrum, boynuma sarılıp, ağlar göğsümde,
Yaralar açar hıçkırıkları da, yüreğimde,
“Baba” diye diye gözyaşlarını döker üzerime,
Silmem içinde, yırtık bir mendil verdi elime,
Gardiyan, artık buradan bırak beni de,
Uğurlayayım onları, nizamiye girişine,
Dönünce razıyım mahpushanede ölmeye,
Ama benim gibi günahkar birisini de,
Toprak bile kabul etmeyecektir, sin’esine,
Beni ne yıkayın, ne gömün, nede arkamdan ağlamayın,
Cesedimi de bırakın lütfen, yalçın bir dağın eteğine,
Kelepçeler dursun bileklerimde, beni öyle teslim edin feleğe,
Artık ne yavrum, ne karım arasın beni,
Ne de musalla taşına koysunlar benim tenimi,
Gardiyan kulun olurum, onlara söylemezsin değil mi?
Hâlâ mahpushanede bilsinler, onlar beni.
Kayıt Tarihi : 24.12.2005 09:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kutlarım..
Gerçekten sanki dizi bir flim seyrettim...
Kareler gözümde canlandı...
Bir insan neler yaşar o hapishanede hissettim...
Yüreğiniz hiç susmasın....
Hep çağlasın...
Selamlar...
TÜM YORUMLAR (1)