Kaybettirmiyor dostlar,
Kaybettirmiyor sanıldığı kadar.
Bu gök kubbe altında yaşananlar.
Dün, bugün ve yarının kaktüslerinin izi dahi
papatyaya dokunmaya bir anne öğüdü gibi.
Sanmayın tohumlar çürüdü.
Min pir jê hez dikir,
Wek kulîlkên berfê,
Carinan mîna şevên stêrk,
Carna wek birûskê hez dikir.
Yine ıslanır İstanbul göz yaşıyla
Yine küser ağaçlar yapraklarıyla
Deniz vedalaşır maviyle sessizce
Deniz boyanır hüzünle çaresizce
Eylül bulut misal çöker şarkılara
Eylül alevden ok saplar sevdalara
Akşam;
Bu akşam yine ayrılık vakti
Kimi gider kimi kalır
Bu akşam yine ayrılık vakti
Kimi unutur kimi avunur
Eylül;
Deniz sandım karşımdaki gölü,
Gemilerim yüzer sandım, divane gibi.
Oysaki kağıttan gemilerime bile darmış,
Tıpkı gönlünün gönlüme dar geldiği gibi.
Ben yine ırmak gibi çağlarım,
Adam gücendi kelimelere
Önce herkese sonra kendine
Farkında değildi aslında
Az sonra herşeye gücendi
Saatin pili bitti ona da
Masada duran kalem kağıda...
Bir yıldız kaysa geceden,
Kalebekler uyansa inceden,
Dolunay dolsun pencereden,
Beni sevdiğini söylesen Lavinya.
Ay şehre indiğinde geceye ayna olursun
Yalnızlık düşünce sokaklar düşe dursun
Şimdi denizde kayıp ışıklar kıyıya vursun
Esen meltem saçında açan güller olsun
Sokakları boşver, ay kenarda dursun
İyi uykular
Yıldızlı geceler altında uykusuz leyla
Sen hiç sımsıkı sarıldın mı uykuya
Bazen rüyalar görmek umuduyla
Bazen ara vermek, biri yokluğuna
İyi uykular
Kırılmadım, darılmadım hatta düşünmedim.
Darıldım diyebilir mi herşeye rağmen hâlâ...
Üzmek diyeceksin, olsun artık kabullendim.
Belki kolay olmadı da unutmak gerek, pekâlâ.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!