Zerreden daha küçüğüm,
Dağlar kadar büyüğüm..
Kurşun sesleri rahatsız etmez,
Nabzımın rahatsız ettiği kadar..
O kadar yakınken uzak görünen
Bu ölüm illüzyonu, ihsanı unutturan
Tezek kokulu köyüm uzakta kaldı.
Ben beton kokulu şehirde kaldım.
Gideceğim yer geçen sapaktaydı.
Ben yanlış şehirde: Ankara’daydım.
Alabildiğine insan kalabalığıydı.
Karşımda durmayacaksın belli isteme gitmemi
Kendi halinde bırak beni dört bacaklı el öpeni
Kızmayacaksın sayın sevgili alnından öpmemi
Alnında saçının çizgisi kaderimin benzeridir
Dudağımda kuruluğun sebebi sonsuzluğun zehridir
Son nefesim gibi sevgi öyle imkansız öyle zemheridir
İzlememe izin vermeyeceksin demek ki sayın sevgili
Gitme! uzak yolların kertenkele sırtı gibi düz ve çizgili
Demek karşımda durmayacaksın ha sayın sevgili
Kapatma gözlerini lütfen alma benden cennetimi
Bir göze vurulacaksan onlar kesin renklidir
Bir gözde kaybolacaksan kesin kahverengidir
Kayboldum sevgili yoksa gözlerin kahverengi mi?
Gerçek bir aşk varsa o da imkansıza olan sevgidir
Derler ki sevgili senin duruşun bile nasıl şehvetli
Koynumda aşkın sanki bir canlı kemikten ve etli
Yokluğun derler bilemem kaç bin derece ve kasvetli
Ben bilmem sayın sevgili kimisi der ece ve de kudretli
Derler ki ecelerin alnı ancak bir taç ile süslenir
Saçlarına dokunmanın günahını ancak Elif üslenir
Demek istemeyeceksin ha sayın sevgili seni sevmemi
Göz yumacaksın demek cennetimden gitmeme öyle mi?
Kapatacaksın gözlerini ve bana reva göreceksin cehennemi
Bu hayat esprisi, bu da sevmenin bir gereği midir?
Bir gün seveceksin sevgili derlerse bu bana espridir
Ayrılık kalmaya göre tüm gitmelerin piridir.
Zerreden daha küçüğüm,
Dağlar kadar büyüğüm..
Kurşun sesleri rahatsız etmez,
Nabzımın rahatsız ettiği kadar..
O kadar yakınken uzak görünen
Bu ölüm illüzyonu, ihsanı unutturan
Asfalt yollarda nostalji yaşanmaz ki
Şaşkın arılar karanfile konmaz ki
Karanfil karamsar… Karanfil sefil…
Samyeli estikçe hoş efil efil…
Kötümser zihinli evlere kim ola kefil
Suda durulanmış kirlerinden arınmış
Bir çakıl taşı…
Sulanmış toprağının kokusuyla uyanmış
Bir çöl ortası…
Suyun sesiyle sarhoş, hoş sesine kanmış
Bir insan başı…
Solarcasına gittin ılıman iklimlere
Şimdi yeşil ormanları solmaya mı başladı?
Her nefeste soluduğun hava boğmaya mı başladı?
Yalnızlığına ortak çiçek…
Koklarken ağlatmaya mı çalıştı?
Ağlatan çiçek miydi yoksa iklim mi yanlıştı?
Akıp giden zamanla değişir,
Değişti mi duyularımız, duygularımız
Tadını aldığımız yemeklerimiz..
Kokladığımız çiçeklerimiz.
Yokluğunda özlediklerimiz..
Kızınca affettiklerimiz.
Kalbinden kopmadığını bildiğim bir selam gönder
Sen ayrıntıyı seversin bilirim, şeytan ayrıntıda gizlidir.
Bana herkesin isteyip cesaret edemediği aşkı ver
Sen imkansızlara bayılırsın bilirim,aşk ayışığında gizlidir.
Cismin üç harfli nurani yaradılanlara benzer
Hepsini inkar edersin bilirim, senin gözlerin kahverengidir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!