Sanatımız acılarımızdan daha büyük olmamalı
Ayakları çıplak çocuklar dururken
Dramı sadece tiyatrodan anlıyorsa eğer bir insan
Hayatı hiç yaşamıyor demektir
Midesine zarar veriyorsa açlıktan çıkmış bir çocuk
Ve aç kalmak için takılıyorsa midelere kelepçe
Martı kanatlarından vurulmuş kanıyor dünya
Çırptıkça kanatlarını dökülür günahsızlar
İbreti âlem kalır martının yaralı kanatlarında
Ve bilirim artık martıların kanadını taşıyamaz dünya
Ben anne rahminde öğrendim, mescidi aksanin yönünü
Anne karınları cennet serüveni
Terapili elleri vardı
Dokundu mu
Yok ederdi kanseri
Diriltirdi ölüyü
Hele birde okşadı mı çocukların başlarını
Ölümü ölçerdi çocukların boyları
Aşk hükümlüler, infaz ve intihar girişimine aşk
Ben suçumu cümlelerle itiraf edemeyeceğim
Çünkü ölümün konuşulmadığı bir çağda
Ölülerin suskun kalması suç sayılmayacak
Evet, ben suçumu cümlelerle itiraf edemem
Yaslan duvara ölüm
daha çok küçüksün
ağzında emzirdiğin aşk
kekeme duvarlarda
ceylan göğsünü parçalamış gülüyor
Kapat kepenkleri
Şüheda biliyorum
Kızıyorsun
Evet haklısın
Bir nokta kadar ciddi olamıyorum
Sana gelirken hep üçe bölündük
Kendimle ben
Sana bütün çehremle döndüm kıyametten
Yüzün iki bin on altının çeyreği kadar yüksekte
Ve ben bütün alışkanlıkların anasından kalmış kalıntı
Yüzün dünyanın atlası, benim yıkık evim
Yalnızlık beni hergün kaldırımlarda doğurtup bırakan yalnızlık
Çekilmiş bütün ızdırap şiirlerin anasıdır yalnızlık
Kırmızıya çalar rengin, biraz daha berrak
Yüzünün sıcaklığını mevsimler belirler
Biraz uzak
Biraz yakınsın
Bende tam arafta
Alemi içinde saklar
Dokunulmaz iplerinin gerginliğine, yarar elleri
Tam kapıların, yarım pencerelerinde
Bekler durur, canı sızlar ışıktan
İzler günün batımını, paslı camlarda
Bekleyiş adıdır
Durur ve durgunlaşır Ay'ın hilâline
Açık severim Denizin maviligini
Koşan bulutları
Kovalayan Rüzgarı
Birde seyrederim, göğe ulaşmaz elim
Bir masaya oturdum mu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!