Mahmut Dayı vardı.
Bizim köyde biz kendimizden büyüklere “Dayı” derdik. Ona da “Mahmut Dayı” diyorduk haliyle. Asıl adı Mahmut Koçak.
Varlıklı biriydi.
Güler yüzlüydü. Şakacıydı. Ceketi omuzunda, başında şapkası herkesle barışık gezerdi..
Halil Eniştem vardı. Satı Teyzemin kocası. Halil Bıyık. Halil Ağa denilmesinden çok zevk alırdı. Ağabeyim Burhan Zobu. Kulakları çınlasın Burhan Ağabeyim çok takılırdı ona. Birbirlerini çok severlerdi. Mahmut Dayıyla da iyi anlaşırdı Ağabeyim. Ağabeyim Halil Eniştemin damarını iyi bilirdi. Eniştem nelerden hoşlanır, nasıl pohpohlanır bilirdi. Eniştem övünmeyi, övülmeyi çok severdi. “Enişte göğsün çok kabarıyor, gene cüzdan dolu herhalde” derdi Ağabeyim.
Yeleğinin yada ceketinin iç göğüs cebine koyduğu cüzdanını dışarıdan yoklayıp okşayarak:
Ürkek şaşkın kararsız duyuyorum
Ve sen bir gökkuşağı kadar güzelsin
Rengarenk ve az sonra gidecek görüyorum
Ve ben yağmurlar altında bir yolcu
Islak yorgun tutkulu yürüyorum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta