Gibi
Sabahı özleyen gece gibi
Bülbülü bekleyen gül gibi
Toprağa sarılan kök gibi
Yüreği pişiren gözyaşı gibi
Ey Türk genci! Unutma vazifeni
Etrafına bir bak bu gördüğün vatan
Senin namusun şerefin emaneti
Üzerindeki kara toprak cananın
Toprağın üzerine güneş doğdu
Tohum silkindi çiçek olup gönüllere açıldı
Nurlar doldu hanemize dillerden çıktı hak
Ey Muhammed yürekler ısındı rüzgâr seni müjdeleyişiyle
Ey mübarek insan gönüllerin efendisi
Astım bir kenara umut kırıklıklarımı
Savurdum rüzgâr ile ahu nigah bakışlarını
Kapattım yüreğimi dağlayan aşk-ı hatıratı kalb acılarına
Sarmak değil aşk-ı ihtilap yaralarını
Bırakıp Gidiyorsun ya
Sanma Sensizliğin le sarhoş olacağımı
Sensizliğin dolmayacak sanma
Gitmen
Hiç hemde önemli değil
Hasretin dayanılması bir sancı sanma
Gözlerinin engeline takıldı yüreğim
Dudağından konan busesin mutlugu na tutulmuşken
Saçlarının hayallerini savunurken
sensizliği kalbime doldururken gitmeli
Bir uçak düşercesine yok olmadan gözyaşlarında
Sensiz bugün şehir
Lal'ın tüm gücüyle haykırışı kadar sağır
Ama'nın karanlık sularda boşluğa bakması gibi kör
Yüreğime akan hasret bugün öksüz
Kaleminden dökülen mürekkep bu gün donuk
Sensizliğin en ağır en tatlı yükü
Hasretini çekmek
Gurbet sancısı ile yanmak
Sensizliğin içinde köze dönen bir ateş çaresizlik
Bir akşam vakti
Bir bardak sıcak çay içersin ya
Yudum yudum rahatlarken yanarsın ya
İşte öyle düştün gönlüme
Ben seni böyle sevdim
Gözlerime değen özleminin korkutucu
Serçenin kanadı çırpması gibi
yüreğim çırpınıyor sensizlikte
ayaklarım sana yönelmek
sen ile yanmak istiyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!